Özellikle de büyük şehirlerimizde akrabalık ve komşuluk ilişkileri tamamen kalktı. Sağlıktan yoksun apartmanlarda kapı komşusunu dahi tanımayan, hatta birbirlerine selam dahi vermeyen bir toplum haline geldik. Bundan 40-50 sene evvel ise akrabalık ve komşuluk ilişkileri böylesine dejenere olmamıştı. Bu durumun nedenlerinin başında önce televizyon gelmekte...
Sonra komşuluklar bitti, arkasından akrabalıklar. Model model cep telefonları ile sabahtan akşama kadar lak lak eden insanlar… Derken, bilgisayarlar ne insan ilişkisi bıraktı ne örf, ne de adet. Sonuçta ortaya sadece kendini ve cebini düşünen bir nesil ortaya çıktı… Ne var ki bu genç nesille övünüyoruz! Bir belediye otobüsüne veya metroya binin. Ne kadar ilk ve orta öğretim talebesi varsa koltuklarda oturuyor, hemen yanlarında da 60-70 yaşındaki insanlar da ayakta tutunmaya çalışıp yolculuk yapıyor. Ve de bu yaşlı insanları görmemek için gözlerini başka yerlere çevirip, kulaklıklarındaki müziğin zevkini çıkarıyorlar. Bir kısmı da uyuma numarası yapıyor… Oysa benim de dahil olduğum eski nesil örf ve adetlerle büyüdük. Yaşlılara, bayanlara yer verdi. ‘Ben hala bu adeti devam ettiriyorum’… Bazı bilgi ve görenekler aileden alınır. Gence ailesi bu eğitimi vermezse olacağı budur… Baksanıza yaşlılara yer verin diyen genç metrobüste dayak yiyor! Bencil ve egoist bir toplum yapılmak istendik ve de yapıldık. Ama bu bencil nesil içinde, gerçekten kendini düşünmeyen karşısındakini düşünen çok az sayıda adam gibi adam, aileleri tarafından çok özel yetiştirilmiş gençler de var tabii ki… Gönül, o özel yetiştirilmiş ve insan gibi insan gençlerin olduğu çoğunluk bir toplum istiyor… Ülkemizde insani değerler hep maddiyatla ölçülmeye başlamış bir toplum olmaya hızla sürükleniyoruz. Kısaca her şey para olmuş, insanlık ölmüştür. Toplumumuz ‘bana ne’ diyen binlerce, milyonlarca insanla dolu. Şöyle bir gazete ve TV’lere bakın… Cadde ve sokaklarda hemen her gün dayak atanlar, dayak yiyenler, hatta bıçaklananlar görüyorsunuz. Ve de yardım isteyen bu kişilere kimseler yardıma koşmuyor… ‘Başıma bela almayayım, yasalar da caydırıcı değil” diye düşünüyor insanımız. Çok da haklılar… Sonuçta eski günleri mumla arıyoruz… Çünkü eski çamlar bardak oldu.