Ataşehir Belediyesi’nde çalışan Tuncay Akça aynı zamanda uzun yıllardır da Doğuşspor Kulübü’nün başkanlığını sürdürüyor. Akça, gazetemize samimi ve dobra açıklamalarda bulundu.
Ataşehir Belediyesi’nde çalışıyorsunuz, mutlu musunuz?
Ataşehir Belediyesi’nde olmaktan hem mutluyum hem de mecburum. Neden? Çünkü benim buradaki işim kültür ve sanatla ilgili olduğu için bundan dolayı çok mutluyum. Eğer işinizi seviyorsanız mutlusunuz. Mecburum derken 2 çocuk babasıyım. Onların istikbali ve geleceği için çalışmak zorundayım. Hem müdürümüz hem Belediye Başkanımız Sayın Battal İlgezdi, hem de personelimiz bizi seviyor. Böyle olunca da mutlu oluyoruz.
Başkanı olduğunuz Doğuşspor Kulübü’nün hedefleri nelerdir?
Son dönemlerde uyuşturucunun çok hızla yayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Amacımız, çocuklarımızı bu illetten kurtarmaktır. Bunun da tek yolu spordur. Eğer aileler çocuklarını iyi yetiştirmek istiyorlarsa mutlaka spor yapmaları için teşvik etsinler. Doğuşspor Kulübü olarak gençlerimize gereken tüm destekleri yapmaya hazırız. Buradaki yetenekli çocukları bir arada topluyoruz. Büyük kulüplere bir fabrikasyon gibi çalışarak gençlerimizi transfer ediyoruz. Bizim kulübümüzün üst katını dershane yaptık. Çocukları bir arada tutarak ve psikolojik destek vererek onlara yardımcı oluyoruz Kulübümüze yardımlar konusunda sağ olsun Belediye Başkanımız Battal İlgezdi'nin desteklerini alıyoruz, onun dışında kimseden yardım ne yazık ki alamıyoruz.
Siz sinemaya ara mı verdiniz, yoksa dizi ve reklam tekliflerine açık mısınız?
Ben dizi ve reklamlara açığım. Ancak biliyorsunuz ben çalışıyorum. Yılda bir kez olmak şartiyla 15 gün iznim var. İşimi de çok sevdiğim için iş ahlakından dolayı fazla açılamıyorum. Senede bir veya iki filimde oynuyorum. Cumartesi ve Pazar günleri okullarda, üniversitelerde çocuklarla söyleşi yapıyorum.
Yeşilçam oyuncuları bir bir hayata veda etti. Özellikle Hababam Sınıfı oyuncuları neden unutulmuyor?
Çünki Hababam Sınıfı çok büyük bir ustanın yazdığı bir roman. Rıfat Ilgaz Hoca’nın yazdığı, hepimizin hikayesi idi. Kopya çekmek, okuldan kaçma, sigara içmek. Tabii bunlar doğru olmayan şeyler ama bizim oynadığımız da hayatın gerçekleridir. Ertem Eğilmez, Hababam Sınıfı’nı milli eğitimin müfredatına göre uyarladı ve film çok tutuldu. Hababam Sınıfı filmi başlamadan once biz oyuncular 15 gün bir arada kalarak beraber yemek yedik, tanıştık ve kaynaştık. 15 günün sonunda kameralar karşısına geçtik ve unutulmaz muhteşem Hababam Sınıfı filmini çektik. Ertem Eğilmez Hocam bize dedi ki: ‘Gidin halkın arasına karışın filmi izleyiniz’. Kadıköy’e gittim Reks Sineması’nın önünden ta rıhtıma kadar olan alanda insan kuyruğu vardı. 18 hafta Reks Sineması’nda kapalı gişe oynadığına şahit oldum. Bizler o elektriği verdik, aradan kırk yil geçmesine rağmen televizyonlarda oyanatılıyor. Hababam Sınıfı’nda hayatta olanlarla ara ara görüşüyorum, haberleşiyoruz.
Devlet, yeterince sanatçılara destek oluyor mu?
Devletimizden pek bir destek alamıyoruz. Telif hakkı denilen birşey var. Eskiden biz hep sigortasız çalışırdık. Yine de büyük bir aşkla çalışırdık inkar etmemek lazım. Şimdi devletimiz sigortasız kimseyi çalıştırmiyor. Doğruya doğru eksiğe eksi derim. Ancak sanatı bitirdiler hatta sanata destek bile verilmiyor.
Telif hakkı alıyor musunuz?
Telif haklarına gelince, bizler alamıyoruz. Bu mücadeleyi vermek için uğraşıyoruz. Mehmet Ali Alabora, Janset gibi arkadaşlarımızla bir dernek kurduk. Bu dernekle beraber Telif Yasası diye bir yasa hazırladık. Anadolu Adliyesi’nde bir savcıya verdik ama yine de bir sonuç alamadık. Bizim yaptığımız filmleri satıyorsunuz, para da kazanıyorsunuz neden bize telif haklarımızı vermiyorsunuz? TRT, bizden kesilen paralarla yayın yapıyor ama bizim oynadığımız filmlere telif hakkı vermiyor.
Sinemanın dünü ve bugünü arasında fark var mıdır?
Ben gerçekten de sinamanın dününü çok özlüyorum. Çünkü dün ile bugün arasında çok fark var. Dün, üç ayaklı arefmatik kamerayla negatifin yok olduğu ama zorluklarla çekilen filmler daha tatlı, daha güzel ve daha insancıldı. Ama şmdi teknolojinin daha iyi olduğu, bir sürü oyuncuların unutulduğu bir dönemden geçiyoruz. Ama düne bakınız hangi ünlü isim unutulmuş ki?. Kırk yıl geçmesine rağmen halen baş rol oyuncusu olmayan bile isim hafızamızda yer edinmiştir.
Son olarak Flashaber Gazetesi okuycularına mesajınız nedir?
Evet ben Flashaber Gazetesi’nin sahibi olan Ali Rıza Bey’i ilk kuruluşundan beri tanırım. Gerçekleri yazan, tarafsız, objektif bir gazetecilik yapıyor. Umarım böyle devam eder. Bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Daha once de benimle sohbet ettiniz, güzel manşetler attınız. Atılan manşetlerden biri çok hoşuma gitmişti: ‘Yeşilçam’dan yeşil sahalara’ diye. Tüm okuyucalara selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Röportaj: Durmuş Acar
