Pazar günü Anneler Günü… Anneler günü her yıl çok sevdiğimiz annelerimizi özel şeyler yaşattığımız ve sevgimizi bir kez daha gösterdiğimiz gündür. Anneler Günü nereden çıkmış ve günümüze kadar süregelmiştir ? Amerika’nın Philadelphia eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Amerikalı genç Jarvis, annesinin vefatının ardından yaşadığı acıyı atlatamamış, annesinin yerini hiçbir şeyle dolduramamıştır.
Her sene annesinin ölüm yıl dönümü geldiğinde eşsiz bir acı duyar ve bunu etrafındakilere de yansıtırmış. Yine annesinin bir ölüm yıl dönümünde yani Mayıs Ayı’nın ikinci Pazar günü etrafındaki herkesi bir araya getirerek ‘Bu günün anneler günü olmasını çok istiyorum ve Anneler Günü adıyla her yıl kutlanmasını kabul eder misiniz?’ diye sormuş. Bu düşüncesi herkes tarafından kabul görmüş ve artık her Mayıs ayının ikinci pazar günü anneler günü kutlanmıştır.
Anneler Günü ülkemizde de 1955 yılından bu yana kutlanıyor. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katlanan annelerden birini yılın annesi seçer. Dünyada kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister? Kim bu kadar aciz biriyle hiç usanmadan ilgilenmek ister ya da bunu kim yapabilir?
Ne kadar zor iş dediğimiz tüm bu işleri karşılık beklemeden, severek yapan tek canlı annelerdir. Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler. En duygusal, en vefalı, en çok değeri bilinen ve haklarının ödenmesi imkansız olan meleklerimizdir. Gözlerimizi açtığımız ilk günde başlar onlara bağlılığımız. Daha hiçbir şeyin farkında değilken onların kucağında ağlamamız kesilir ve her ağlamamızda bilir ne derdimiz olduğunu.
Aradan yıllar geçer ve ilkokul çağına geliriz. Okulun ilk günü her zamanki gibi yanımızdadırlar. Ve yine bizi büyümüş olarak görmeleri, ağlamalarına neden olur. Okula alışana kadar da onlar götürür bizi okula ama tabii bu süre kimimizde uzun sürer. Okuldan geldiğimizde ilk iş, okulda neler yaptık onları anlatırız. Neler öğrendiğimizi anlatırız onlara. Bizi sıkılmadan ve ciddiyetle dinlerler sanki çok önemli bir şey anlatıyormuşuz gibi… Okul hayatımız bu şekilde sürer. Sınavlarımız iyi olursa sevinir kötü olursa üzülürler. Ama bunu belli etmezler kimi zaman. Teselli ederler bizleri üzülmememiz için.
Onlar hayatımız boyunca sevincimizde de üzüntümüzde de ağlarlar. Ama bazıları vardır ki annelerini sokağa atarlar, onlar annelerine kötü sözler söylerler, onlar annelerinin değerini bilmezler. Buna rağmen yine bir şey demez, diyemez anneleri. Ne de olsa çocuğumdur diye düşünürler, kıyamazlar. Onlar bu durumlarına da yine ağlarlar ama sevinçlerinden değil vefasızlıktan… O yaşa getirdikleri çocuklarının bunları yapması üzer onları, bebeklik günlerini hatırlarlar onların ve ne kadar çok duygulanırlar.
İşte bu duyguyu hiç yaşatmayalım onlara. Hakkını zaten ödeyemeyeceğimiz annelerimize değer verelim, üzmeyelim, ağladıkları zamanlar üzüldükleri değil sevindikleri zamanlar olsun ve onlara saygılı olalım. Çocukluk günlerimizi hatırlayalım ve Peygamberimizin sözünü de hiçbir zaman unutmayalım ki “Cennet annelerin ayakları altındadır”… Tüm annelerin ve anne olacakların her günü kutlu olsun…