Yanlış planlama yüzünden İstanbul’da konut ve sanayi arazisi sıkıntı çekiliyor. Aslında şehirde yeterli miktarda boş arazi var, ancak planlama hatası ve rant hesapları varlık içinde yokluk çekmemize neden oluyor.
Plan yapma yetkisi Büyük Şehir Belediyesinde olduğundan yerel bazda akılcı çözümler üretmek çok zor. Çünkü İstanbul çok büyük bir şehir, bir ucundan diğer ucunda 3 saatte gidilemiyor. Büyük Şehir Belediyesinde çalışan birisi şehrin her yerini bilmesi imkansız.Bu işler yerel ölçekte çözülür.İlçe belediyelerinde aklı başında, planlamadan anlayan, dertli yerel adamlar yoksa, Büyük Şehre müdahale etmiyorsa vay haline o ilçenin…
Taşlık kayalık alanların tarım arazisi yapıldığı, bataklık ovaların konut imarına açıldığı, 7 metre sokak yolu olan parsellerde 20 katlı binaların yapıldığı imar planları halen yürürlükte.
Herkes konut arazisi sıkıntısından bahsediyor ancak şehirde ciddi manada imalathane yapılacak arsa sorunu var. Ahırlar, samanlıklar imalathaneye dönüştürülüyor. Tarım arazilerinde fabrikalar yapılıyor. Fabrika ve depoların şehrin dışına çıkarılması büyük bir hataydı. Şehrin dışında Organize sanayi sitelerinin kurulması çok güzel faydalı bir iş oldu. Ancak şehrin gelişim akslarında 40-50 yıldır var olan imalathaneler ve depoların imarlarını konut alanı olarak belirlemek telafisi zor sonuçlar ortaya çıkarıyor. Her konuda taklit ettiğimiz batıyı bu konuda örnek alabiliriz! Dünyanın sanayi devi Almanya’nın köylerinde ve beldelerinde dünyanın her yerine ihracat yapan bir asırlık fabrikaları var. Bölgenin insanı orada çalışıyor ve emekli oluyor. Bizde neden olmasın. Tarihi Alemdağ beldesinde 50 ye yakın irili ufaklı sanayi kuruluşu var. Yanlış planlama yüzünden konutların arasında kaldılar. Hal bu ki insan sağlığına ve doğaya zararı olmayan bu imalathanelerin olduğu bölge dondurulmuş sanayi alanı olarak korunabilir, bölge insanı buralarda çalışmaya devam edebilir. Şehirde herkes turist rehberi olacak değil ya!
Birçok konuda olduğu gibi imar planlama işlerinde de gerçekler ve uygulamalar bazen uyuşmuyor. İmar planları deliniyor, ihtiyaca binaen yapılar yapılıyor, sonra peşinden aflar geliyor, binalara uygun imar planları hazırlanıyor. Bu durumda da Devletin alması gerektiği harç ve vergiler alınamamış oluyor. İki yakamız bir araya gelmiyor…
İstanbul’da askeri alanlarda lüks konut projeleri yerine sosyal konut projeleri yapılmalıdır. Lüks konutu ihtiyacı olan almıyor, zaten birkaç tane evi olan, yatırım için bu evleri alıyor. Ülke hazinesi zengini daha zengin edeceğine, evi olmayana kolay ödeme koşulları ile ev sahibi yapmak için kullanılmalıdır.
Konut, imalathane ve bağ evi arazisi sorununu ilçe belediyeleri rahatlıkla çözebilir. Bakanlığın veya Büyük Şehir Belediyesinin sıkı kontrolünde, konunun ehli yerel ihtiyar heyetlerinin de işe dahil edildiği çalışmalar yapılmalı.
Köylerde bağ evi imarı vermeseniz de her yıl binlercesi yapılıyor, şehrin gelişim akslarında imalathane imarı vermesiniz de depolar fabrikalar yapılıyor. İşini bilen yapıyor, kanunsuz iş yapmayan ise ya işyerini kapatıyor ya da uzaklara gidiyor. Bu durumda haksız rekabete yol açıyor. Kanunlara uyan cezalandırılıyor. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir durum olmaz.
Un var, su var, maya var, ateş var ama ekmek yapamıyoruz…
İsa Demir
Gayrimenkul Yatırım Uzmanı
www.alemdagmerkezemlak.com