Az ve kaliteli eğitim veren üniversite…
Türkiye'de 2013 itibariyle 170 üniversite, 4.5 milyon da öğrenci var. Üniversite mezunu işsizlere istihdam yaratacağına, mezun olunduğunda hiçbir konuda işlevsellik kazandırmayan liselerin uzatılması denilebilir. Gençliği bir 4 yıl daha oyalama politikası.
Bu gençlerin sorunlarının, işsizliğinin ertelenmesidir sadece. Ülkemizde daha doğru düzgün lisesi bulunmayan illere büyük şehirlerdeki pek çok liseden daha düşük kalitede tabela üniversiteleri açarsan o üniversiteden kar değil, zarar sağlarsın bu ülkeye. Bizim saf halkımız da daha çok söylenir ‘biz üniversite bitirdik işsiz kaldık’ diye.
Bir ülkedeki üniversite sayısından daha önemli olan o ülkenin bilim ve teknolojiye nasıl baktığı. Kaç bilim adamınız var? Eğitim politikalarınız toplumun bugünkü ve yarınki gereksinmeleri ile örtüşüyor mu? Temel bilimleri ne kadar destekliyor bu alana ne kadar kaynak ayırıyorsunuz. Kısaca üniversite sayısı bulunduğunuz yeri ifade eden kötü bir göstergedir.
Mevcut üniversitelerin birçoğuna, ya topçu ya popçu olma hayali içindeki nesle geyik ortamı yaratan eğitim alanı da diyebiliriz. Üniversitelerin sayısından ziyade kalitesi önemlidir. Avrupa' da azalan üniversiteler istatistiğine bakıldığında kalifiye mezun sayısının arttığı, Türkiye'de artan üniversite istatistiklerinde ise tavla oyuncusu, okeye dördüncü kişi, kaldırım mühendislerinin de aynı oranlarda arttığını üzülerek görmekteyiz.
Türkiye’nin her yerinde üniversite açmak marifet değil. Orada eğitim görecek öğrencilerin barınma ve ulaşım imkanlarını eksiksiz tamamlayacaksın. Birlikte kalınmasın diyerek, önemli bir konuyu haksız boyutlara taşıyarak gençleri, ailelerini ve birbirimizi yeniden incitiyoruz. Öğrencilerin barınma sorunu var. Bu barınma ihtiyacı, çeşitli çevrelerce (siyasi, ticari, dini vb amaçlarla) çok da uygun olmayan koşullarda karşılanmaya çalışılıyor.
Gençlerin, hemşerilik/arkadaşlık dayanışması yahut ekonomik nedenlerle bulduğu bireysel çözümler de çoğu kez aileleri tedirgin ediyor. Sorunu idarecilerin ve muhbir vatandaşların işgüzarlığı ya da yeni yasal düzenlemelerle çözemeyiz. Çünkü sorun, yasal değil, 'yapı' sal.
Türkiye’de milyonlarca üniversite öğrencisi olmasına rağmen Kredi ve Yurtlar Kurumu’na ait Devlet yurtları öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bu yurtlara giremeyen öğrenci aileleri, maddi külfeti yüksek olan özel yurtlara veya dernek, vakıf vb. yurtlara yönelerek ciddi riskler alıyor.
Üniversite öğrencilerinin ailelerinin çoğunluğunu emekli aileler oluşturuyor. Ne yazık ki ülkemiz emeklisi adeta 2. sınıf vatandaş olarak görüldüğünden sonucunda ağırlaşan hayat şartlarıyla mücadele eden ailelere yeni bir darbe de çocukları üzerinden vurularak özel yurtlara yönlendirilmekte ve aileler ile birlikte çocuklar büyük maddi krizler yaşamakta.
Ev, otel, yurt, pansiyon statüsünde olmayan, herhangi bir mevzuata ve kontrole de tabi olmayan bazı yerler öğrenci barındırmakta. Kayıt dışı ve denetim dışı ticaret yapan apartman türü bu yerler öğrenciler açısından da bir kısım sorunlar üretmekte...
Dolayısı ile öğrencilerimizin yurt sorununu çözmek, yurtların mevcut sorunlarını tespit ederek bu sorunları ortadan kaldırmak, ülke geleceğimizi emanet edeceğimiz geleceğin ülke yöneticilerine sağlıklı, huzurlu ve rahat koşullarda öğrenim hayatlarını sürdürmeleri için gerekli önlemlerin alınması şarttır. Hepimizin amacı çocuklarımızın sağlıklı yetişmesidir.