Türkiye’de siyaset gerçekten ataerkil bir maskeli balo havasında geçiyor. Maskelerin ardındaki yüzlerin gizemi çokları için tatlı bir ihtiras yaratsa da; benim bugüne kadar ki en büyük şeref madalyalarımdan biri hiçbir siyasi partiye üye olmamaktır diyebilirim. Benim gibi aslında kendini hiçbir partiye tam olarak yakın görmemesine rağmen bir partiye üye olanları, yakın duranları da anlıyorum. Maskeli baloya katılmadan, davet edilmeden maskeleri düşüremeyeceklerine inandıkları için, tercihleri bu yönde. Ak Partili de arkadaşlarım var, CHPli de, diğer partilerden de. Ak Partili arkadaşımın da, CHPli arkadaşımın da gazetesinde aynı yazıları yazıyorum. Sadece hakikatleri ve vicdan süzgecimden geçirdiğim cümleleri yazıyorum. Beşer şaşar demişler ama Allah şaşırtmasın bu doğrucu davutluğum inşallah hep böyle sürecek.
Yerel seçimlerin ardından birkaç ay geçti. Seçimlerden üç büyükşehrin belediye başkanlığını kaybederek çıkan Ak Parti teşkilatlarında yeniden yapılanma telaşı var. AK Parti’den ayrılan ve ayrılacağı söylenenlerin yeni parti telaşı var. CHPli belediyelerde de yeni kadro oluşturma/kadrolaşma telaşı var.
Benim gördüğüm siyasette her partide hala Fetö etkin; hatta daha da güçlenmiş durumda. Bunun sebebi siyasi ayağa dokunulmaması olarak gözüküyor. Adil Öksüz olayıyla pek çok yönden doğrudan bağlantılı bir Fetö dosyası bile usule ve esasa aykırı bir şekilde kapatılabiliyor. Fetö başta olmak üzere pek çok suç şüphesi yaratan olay da maskelerin arkasına gizleniyor. Partizan maskelerin ardına düşenlere halkın ve hatta ulusal medyanın büyük kesimi takım tutar gibi körü körüne destek olurken; konjonktüre ayak uydurmak için bir saniyede birkaç farklı maskeyi aynı anda takabilenler de var. Bense ölene kadar tutacağım takımın, canım Galatasaray’ımın galibiyetlerinde bile mutlak adalet arayan bir meşrepteyim. Körü körüne fanatizmin hiçbir türlüsü bana göre değil. Birbirine zıt görünen iki partinin ve iki ittifakın baskın olduğu güncel siyasetimizde aslında halk/seçmen fanatikçe zıtlaştırılırken; arka planda maskeli baloda birbiriyle uyumla dans eden ikiyüzlü bir siyasi tablo bu. Bu maskeli baloda ne ararsanız var, dindarlık maskesi bu baloda, Kemalizm maskesi bu baloda, kadınları cinsel obje olarak ve ikinci sınıf gören, sünnet olan erkek çocuklarına “erkeklik diploması” veren, kadınlara kamu yönetiminde ve siyasi partilerde %20’lerde bile yer vermekte zorlanan ataerkil/eril siyaset dili yine bu maskeli baloda. Maskeler aynı, takanlar aynı, on yıllardır aynı; sadece maskeleri elden ele değiştiriyorlar, birinin çıkardığını ötekisi takıyor. Milletimiz de cambaza bakmak misali, maskelere bakıyor. Maskelerin değişimi öyle hızlı ki, bul karayı al parayı hikayesi gibi takip etmek isterken milletimizin başı dönüyor.
Yerel seçimler öncesi aday adaylığı sürecinde; “Beypazarı’nın Kadın Pazarlayanı” başlıklı köşe yazım oldukça ses getirmişti. Duyduğumuza göre kendisine bu yazıda hakaret ettiğimi iddia ederek hakkımda suç duyurusunda bulunan A.H. isimli şahıs epey zor günler geçiriyormuş. Hakkında 17-25 Aralık’ın hemen sonrasında Ocak 2014’de Pensilvanya’ya gitmesi, 2013 yılının başında maklube sofralarına oturup adeta Fetö’nün gizli ajandalarına ortak olduğu kanısı uyandırması gibi sebeplerle, bizzat benim sunduğum delillerle Fetö silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma açılmış. Bu yetmez gibi Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde metroda şef olup, yıllardır Gökçek’in adamı olarak bilinen ve çalışan A.H. Mansur Yavaş’ın seçilmesinden hemen sonra Beypazarılı hemşehrisine elinde aranjman çiçeklerle gitmiş, pozlar vermiş. Seçim çalışmaları için faaliyette olan ofisini ve internet sitesini kapatmış. Özetle A.H.’nin AK Parti ile yolları ayrılacak; siyasi hayalleri çıkmaz yılın sonbaharına kalacak gibi görünüyor. Bu ihraç ile mi olur, yoksa istifa ile mi zaman gösterecek. Şahsımıza ve şahsımız gibi gerçekleri yazan herkese karşı üstü kapalı tehdit niteliğindeki silahlı videosunu ve resmini A.H.’nin korkup facebook profilinden kaldırdığını da not düşelim.
Diğer taraftan aynı yazımda sözünü ettiğim kaçmaz sandığı hakimlik trenini 15 Temmuz sonrasında da kaçıran O.K. da, A.H. gibi Ankara Büyükşehir Belediyesi için çalışmaya başlamış. Seğmenler Su’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilmiş. “Fetö ile mücadele ediyorum.” diyerek, “Fettah Tamince ile mücadele ediyorum.” diyerek, “Tehditler alıyorum, ölüm bize düğün bayram.” diyerek son günlerde CHP’yi destekleyen medyada iyice kahraman olmaya çalışan bu O.K. isimli şahsa iki çift sözüm var. Allah peygamber, dilinize dolayıp tekelinize aldığınız Türklük, bunlar olmuyorsa da size estetik gelen bütün güzel varlıklar aşkına Fettah Tamince’yle de Fetö ile de siz mücadele etmeyin!!! Siz mücadele ediyorum dedikçe Tamince AKM inşaatına ortak oldu, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Turizm Tanıtım ve Geliştirme ajansının yönetim kurulu üyeliğine atandı baksanıza!!! Yönetim kurulu üyeliklerinize bakarsak, medya önünde karşı saflarda yer alırken, beraber yükseldiniz bu yıllarda, son aylarda!!! Fetullah’ın içinde Fettah’ın harfleri vardır diye savcılığa dilekçe verseydiniz bile eminim ki daha çok üzerine gidilirdi Tamince’nin. Yeter ki mücadeleniz samimi olsun. Dosyalar kapatılsa bile er geç tekrar açılır. Fetö’yle medya desteğiyle kahramanlık hikayeleri yazanlar değil; herkesin gerçeklerini en iyi bilen benim gibi elleri tertemiz gerçek kahramanlar mücadele eder!!! Sizden önce Seğmenler Su’da işe giren avukat oğlunuzun, siz Seğmenler Su’nun başına geçtikten sonra şirketten ayrılmasını istemeniz de sadece görünüşte bir etik davranış. Bunu büyük bir siyasi etik dersi vermiş gibi haber malzemesi yapmanız da derdinizin etik değil reklam olduğunu ortaya koyuyor. Zira oğlunuz Seğmenler Su’dan ayrılmış ama yine Ankara Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Belko’da işe başlamış. Yani kapıdan kovduğunuz oğlunuzu bacadan geri almışsınız; belki de daha avantajlı şartlarla. Umarım bu konularda bir açıklama yaparsanız.
Tabii Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde O.K. ve avukat oğluyla ilgili değişimler olsa da; değişmeyen şeyler de var. AK Parti döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden ihracını beklediğimiz A.H. hala metroda şef olarak çalışmaya devam ediyor. A.H.’nin hem metrodan, hem de buzdağının görünmeyen yüzünden yakın çalışma arkadaşı M.Ö. de aynı şekilde görevine devam ediyor. M.Ö. de Gökçek’in adamı ve AK Partili’yken, yerel seçimlerin hemen sonrasında eski twitter hesabını kapatıp, yeni hesabında Mansur Yavaş yönetimine destek vermeye başlamış. Doğrusu siyasi konjonktüre bu kadar kolay uyum sağlamak her aile babası yiğidin harcı değil!!! Kendilerini takdir mi etsek, tekdir mi etsek bilemedik!!! M.Ö. de böyle akıllıca ve stratejik hamleleri, eski üst düzey emniyet istihbaratçı ağabeyi K.Ö.’den öğreniyor herhalde!!! Biz de eski hakim O.K.’nın kankası savcı M.K.’nın özel hikayelerini K.Ö.’den öğrenmiştik. Yolların Ankara Büyükşehir’de kesişmesi ne büyük tevafuk. Dünya gerçekten çok küçük, Ankara daha da küçük. Bazı insanlar Ankara’nın karanlık dehlizlerinde maskelerle gezerken bir kendilerini akıllı, bir kendilerini güçlü sanadursunlar; herkesten büyük Allah var!!! Sahi K.Ö.’nün Hanefi Avcı’nın ortaya attığı “milli damar” örgütü şaibesinde ya da Hacettepe Üniversitesi’nde teknokentte faaliyet gösteren NATEK firmasıyla ilgili olarak düzenlenen basına yansıyan Fetö iddianamesinde sanıkla irtibat halindeki emniyet müdürleri arasında adının geçmesine ne demeli?
Bugünlük bu kadar ağır beyin fırtınası yeter değerli okuyucularım. Kalan zamanınızı lise mezunu A.H.’nin evli barklı çocukluyken lisans mezunu ve bekar olarak takıldığı pempepanjur gibi evlilik sitelerinde takılarak bile geçirebilirsiniz, yeter ki bekar olunuz. Bu arada, A.H. ile aynı çevreden Mamaklı müteahhit ve spor salonu sahibi S.T. de AK Parti Mamak İlçe Başkanlığı’na soyunmuş. Duyduğumuza göre pek şansı yokmuş, o da reklam peşindeymiş. Oldukça dindar geçinen ama rakı içtiği bilinen bu şahsın; soyunduğu sadece siyaset, soyduğu sadece özel/mahrem anlarında kızlarının annesi değerli eşi, helali olursa bizim için sıkıntı yok. Spor salonunun soyunma odalarında da sıkıntı yok. Gönül, Mamak’taki mamaları, Çukurambar’daki çukurlukları, Dikmen’deki dikmeleri de yazmak istiyor ama bozulmasın aralar!!!