Cemaat Alevileri çok seviyor. Zaman Gazetesi’nin reklamı; Alevi Dede ile Cami Hocası yan yana, pek mutlular, ikisi de Zaman Gazetesi okuyor. Çiçek yolan adamlar mı, çiçeğe sevgi ile bakarak, çaylarını yudumlayan adamlar mı? Biri tv reklemı diğeri ise billboard. Her ikisi de uzlaşmacı, sevgi dolu ve mutlu. Bu adamların Cemaat tarafından pompalanan mutluluk dönemleri tam da hükümetin Alevilere açılım sürecinde hiç bir şey vermediği, Kürtlerin ise Hükümetten bir türlü istediklerini alamadığı sürece denk düşüyor. Düşündürücü…
Cemaat Mustafa Sarıgül’ü çok seviyor. CHP ile barışması, Kılıçdaroğlu tarafından kucaklanması, Gürsel Tekin anılmazken, Cemaatin sayfalarında hallice yer kaplaması tesadüf mü acaba? Sarıgül Cemaatin de desteği ile İBB Başkanlığı için kime karşı ısındırılıyor? Kadir Topbaş’a karşı mı hükümete karşı mı? Kuvvetle muhtemel Hükümete karşı. Peki İBB el değiştirirse dengeler kimin aleyhine olur, elbette hükümetin. Cemaat Sarıgül’ü pompaladığına göre önemli bir kalenin Hükümet’ten çıkmasını istiyor. Duyduğuma göre Ankara için de ciddi çalışmalar varmış, İzmir için olmayacağı ne malum. Acaba Hükümet sahillere Suriyelileri yerleştirerek karşı atak mı yapıyor ve bu atak bu üç büyük ilin kaybedilmesinin karşılığı olabilir mi?
Cumhurbaşkanı önceden patlamıştı da itidalli Bülent Arınç ilk kez patladı. Cemaat ile Hükümet gerginliğinin ilk somut belirtisi. Bugüne dek Arınç’ın Başbakan’a hiç derinden kırılmamış olması mümkün değil, peki neden yerel seçimlerden önce patlak verdi, düşündürücü…
Cemaat Dershaneleri de çok seviyor. O kadar varlıklılar ki dershanelerin kapatılması onları maddi açıdan hiç etkilemeyecektir. Onca okulları, finans ayakları, holdingleri varken dershane onlar için ne ifade eder ki. Bu durumda Fethullah Gülen neden ilk kez Hükümet karşıtı bir yazılı açıklama yaptı, neden Ekrem Dumanlı posta koydu? Hükümet ile Cemaatin kırılmasını deklare etmek için gösterilen bu çaba yerel seçimler öncesi oyların da saflarının belirlenmesi için dolaylı bir çaba olarak kabul edilebilir mi? Eğer hal böyle ise Cemaat sadece oylarını Hükümet’ten çekmekle kalmayacak, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” deyişine uygun olarak CHP için de hizmet etmiş olacaktır.
Cemaat kendine yakın isimlerin atamalarının yapılmayışına da çok kızgın. Bürokratik kademelerde Cemaate yakın isimlerin atamaları nedensiz bir biçimde uzun zamandır bekletiliyor. Cemaate yakın güçlü isimlerin bürokratik kademelerden uzaklaştırılarak, yerlerine Hükümetin sadık kullarının getirilmesi ise yine çok düşündürücü…
Tüm bunlar doğru olsa da yılların politikacısı, kafası iyi çalışan Recep bey de öyle oturup, “Şer de Hayır da Allahtan” diyerek, kaderini bekliyor olamaz. Zaman daraldıkça atraksiyonlar çoğalacak gibi.
Aman işte, biz sıradan insanlar da komplo teorilerini pek seviyor, yazdıkça yazıyoruz. Gül bahçesini diken tarlasına çevirmek çok kolay, Oysa her şey güllük gülistanlık. Onlar 40 yıllık dava arkadaşları, Onlar bu yollarda hep beraber yürüdüler, Onlar hep hizmet için çalıştılar. “Hizmet”in seni beni olur mu hiç!