2012 yılı sonu itibarı ile, Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’un nüfusu 13 milyon 854 bin 740 kişi. Son günlerde Marmara Bölgesi’nde (Tekirdağ) meydana gelen 4.5 üstü depremler bizlere yine büyük İstanbul depremini hatırlattı. Yine deprem uzmanları fetva vermeye başladı. Nedense bu kişilerin daha önce söylediklerdi ile şimdi söyledikleri de birbirini tutmuyor. Özellikle verdikleri tarihler. Zaten deprem için nasıl tarih verilebilir ki?
Bir süredir 14 milyonluk nüfusun dağıldığı 39 ilçesiyle İstanbul, büyük depreme hazırlanıyor. 1999’dan sonra harekete geçen belediyelerden gelen bilgiler ise hiç de iç açıcı değil… Eski ilçelerde büyük hasar beklendiğini hatırlatan başkanlar, kentsel dönüşümün hızlanması için yasal düzenleme yapılmasının şart olduğunu söylüyor.
1999 depreminin ardından çok az yol kat edildi ve boşa geçirilmiş koskoca bir 14 yılı geride bıraktık. 2010 yılında yaşadığımız Elazığ depremi ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha tüm çıplağıyla gösterdi. İstanbul'umuzun olası bir deprem afetini en az hasarla atlatabilmesi ve şehrimizin uluslararası platformlarda hak ettiği yerde olabilmesi için bir 14 yıl daha kaybetmemeliyiz.
İyi bir planlamayla 2020 yılına kadar İstanbul, dünyanın önde gelen kentleri arasında daha üst sıralarda yer alabilir ve böylelikle deprem hasar riskinin azaldığı ve yatırımcıların yoğun ilgisini çeken bir dünya kenti olabilir. 14 milyonluk İstanbul'da 3,5 milyona yaklaşan konut var ve bu konutların neredeyse yüzde 50'si 30 yaşını doldurmuş binalardan oluşuyor.
Bu da demek oluyor ki İstanbul'da deprem yönetmeliğine göre inşa edilmemiş çok sayıda yapı bulunuyor. İstanbul, yıllardır olimpiyatlara adaylığını koyuyor ve bu uğurda önemli harcamalar yapılıyor. Ancak bir türlü olimpiyatlar için vize alamayan bir dünya kenti olmaktan öteye gidemiyoruz. Olimpiyatları hak eden bir İstanbul için öncelikli olarak çarpık yapılaşma, alt yapı ve ulaşım sorunlarının acilen çözülmesi gerekiyor.
Olimpiyatlar için yapılan yatırımlar sadece olimpiyatlara değil; şehre de hizmet eden, atıllıktan uzak yapılar olmalıdır. Olimpiyat, İstanbul'un dönüşümü için sadece bir araç olmalıdır. Mevcut konut açığı TOKİ'nin iyi niyetli çalışmalarıyla kapanacak düzeyde değil ve özel sektörün de acilen devreye alınması gerekiyor. Hatırlanacağı gibi geçen yol Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı'nın Bakanlar Kurulu'nda görüşülmesi sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan sunum korkunç gerçeği bir kez daha ortaya çıkardı.
Son günlerde de Almanlar’a göre, İstanbul’da deprem riski artmış. Ama bizler hala gökdelenler inşa ediyoruz. Neden bu kadar olayı hafife alıyoruz anlaşılır gibi değil. Depremin günü ve saati olmadığı, saniyeler içinde her şeyin altüst olduğu iyi hatırlanmalı.