Eskilerimiz derlerdi ki; ‘saçın önüne düşünce ak mı kara mı görürsün’. Gerçekten de saç öne düştü; ak mı kara mı belli oldu. Kazananlar, kaybedenler, sevinenler, üzülenler meydana çıktı… Neden mi bahsediyorum, ÖSS sınavları yapıldı. Sonuçlar açıklandı. Tercihler de yapıldı.
Eğer öne düşen saçın sadece öğrencinin saçı olduğu tespiti yapılırsa bu tespit asla gerçekçi olmaz. Bu saç; öğrencilerin, öğretmenlerin, eğitim sistemimizin, iktidarın ve dahası topyekün milletimizin saçıdır... Neymiş efendim, 47 bin sıfır çeken varmış! Şimdi herkesin düşünüp araştırıp, çare bulması lazım. Yoksa gelecek nesilleri de kaybederiz Allah esirgesin?
Dikkat ederseniz her yıl 0 çeken öğrenci sayısı artıyor. Bu da eğitimin gelişme gösterdiğini ifade ediyor! Her yıl yaz-boz tahtasına dönen bir eğitim sistemi, AB normlarına uydurulmaya çalışılan, neredeyse her sene sistem değişikliğine giden, yıllardır öğrencisini nasıl eğiteceğine bir türlü karar veremeyen bir anlayışın ürünü bu kadrolar asla çözüm bulamaz.
Her milletin bir kültür ve din anlayışı vardır. Bu kültür ve din anlayışını beğenmeyip dışlar, sözde AB istiyor anlayışını hakim kılacak bir medeniyet, din ve kültür anlayışını empoze etmeye çalışırsanız, milletin kafaları karışıyor. İşte yanlışın temeli burada.
Batının din ve medeniyet anlayışı ilkokul sıralarına kadar inmiş durumda. Görmüyor musunuz; okullardaki skandallar, uyuşturucu, seks, kumar gibi kötü alışkanlıklar gençlerin gönül ve fikirlerini kirletmiş ve neticede de gençlerin idealleri körelmiş. İdealleri körelen bir nesilden de başarılı sonuçlar beklemek hayaldir. Bir toplumun fertlerini eğitmek istiyorsanız, önce eğiticileri eğitmek zorundasınız.
Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk eğiticinin önemini ne güzel ifade etmişti; "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" diyerek. Onun için eğiticileri maddi-manevi tatmin edeceksin. Yoksa, değil 2 aşamada, 32 aşamada sınav yapsan ne olur…
Şimdi hep birlikte kendimize soralım; işte yeni nesil, 47 000 sıfır ve oldukça düşük puanlar, idealini kaybetmiş gençler… Peki bu nesil kimin eseri? Hiç gurur, şeref meselesi yapmadan, eğmeden, bükmeden, sağa sola yalpalamadan, kıvırmadan kabul edelim ki; bu nesil aileden devlete, tamamen bizim eserimiz, yani sizin eseriniz! Başka söze gerek yok?
