Her felaket sonrası gündeme gelen 'çarpık kentleşme' zaman zaman tartışılıyor. Çevre ve imar konusundaki uzmanlar belediyeleri suçlarken, belediye başkanları 'doğal afet' diyerek kendini savunuyor. Günümüze gelene kadar yıllar içinde yağışlar nispeten az oldu, sel dereleri kayboldu... Koca bir mahalle yapıldı üstüne... Öyle gecekondu filan da değil... Bloklar... Emniyetle kaymakamlık da dahil…
Şimdi yağışlar şiddetli olunca sokaklardan sel akıyor... Yağmur suları, sonra da otobandan geçip denize ulaşmaya çalışıyor... Tek sorun dere yataklarına ev yapmak değil... Gökdelenlerle dolan İstanbul, zor durumda. Kentin mevcut altyapısının bu dev yapıların yükünü kaldıramayacağını söyleyen uzmanlar uyarıyor: ‘Maslak'taki gökdelenlerde yaşayanlar aynı anda sifonu çekse, kanalizasyon boruları patlayabilir!’.
İstanbul'da son yıllarda büyük artış gösteren konut, işyeri ve gökdelen inşaatları, zaten sorunlu olan altyapı sistemini iyiden zorlamaya başladı. Uzmanlara göre, plansız yapılaşmanın bu hızla devam etmesi halinde, özellikle gökdelen inşaatlarının yoğunlaştığı Maslak, Kâğıthane, Levent ve Beşiktaş gibi semtlerdeki kanalizasyon ve elektrik sistemleri iflas edecek...
Sadece servis araçları, kilometrelerce uzayan kuyruklar oluşturacak, elektrikli aletler zarar görecek. Trafikte çözümsüz sorunlar yaşanacak. Metro filan da yetmeyecek. Varsayalım ki altyapı sorunları çözüldü, bu kez trafik içinden çıkılmaz bir hale gelecek. Bölgede metro hattı var, ama Dubai kulelerinin yapılması halinde sadece bu kulelerin barındıracağı insanlar, metroyu dolduracak. Altyapı bu kadar yoğunluğu kaldırmıyor. Gelecekte de iflası kaçınılmaz. Bazı yerel yönetimler de ‘bölgeleri gelişsin’ diye bu projelere onay veriyor.
İstanbul'da 1980'li yıllardan bu yana elektrik altyapısında hiçbir ciddi yatırım yapılmadığını ve eleman tahsis edilmediğini söylüyor uzmanlar… Bu nedenle sorunlar yaşanıyor. Bugün evlerimizdeki ampuller yanıyorsa tesadüfendir. Önlem alınmaması halinde, elektrikli ev eşyalarının kullanılmasında bile sıkıntılar yaşanabilir. İstanbul’un nüfusu 17 milyonu aşarsa her şey biter. Ki bu gidişle artacağa da benziyor…
İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakasındaki çoğu ilçelerinde imar planları yıllar öncesine dayanan eski imar planları. Onlara ilave katlar, yükler üst üste gelirse altyapının da yenilenmesi gerekir. İstanbul'un nüfusu daha da artarsa, her şey problem olur. Bu şehir bu yükü taşımaz… Ve yaşam azap haline gelir…