Bir bayramı daha kutladık… Ama acaba kutlayabildik mi? Belli kesimler haricinde bayramın bayram gibi kutlandığını sanmıyorum. Nedenine gelince birçok sorunla karşı karşıya olan halkımızda ne yazık ki bu şartlarda bayram kutlayacak moral kalmamıştı… O kadar çok sorunla karşı karşıyaydık ki… İşsizlik, terör, şiddet eylemleri, hırsızlık, gasp, tecavüz, cinayet, hayat pahalılığı… Bunlar orta ve alt tabaka insanımızı canından bezdirmişti… 
Şöyle bir özetlersek…
Onaracak o kadar çok kırgınlık, sarılacak onca derin yara, savaşılacak yoksulluk, elinden tutulmayı bekleyen kimsesizler var…
Kuşkusuz umutlar da var. Her alanda yetişmiş gençlerimiz, teknoloji üretmeye adanmış bilim insanlarımız; eşsiz doğal varlıklarımız, işleyen fabrikalar ve madenler...
‘Koca Türkiye ailesi’ bu bayramda milyonlarca konuk olup, bir birini ziyaret etti; insanlarımız, inançlarının gereğini yerine getirmeye çalıştı; bir büyük sosyal mekanizma işledi…
Türkiye, son yıllarda sevgisizliğin toplumu oldu. Farklı olana tahammülümüz giderek azaldı. Siyaset çok keskin ve o haliyle küpüne zarar veren retoriğe yöneldi. Kimi aydınlar tartışmayı arenada ‘yok eden’ kazanır havasında yapadurdular. Çok seslilik iddiası içinde, tekçiliğe teşne olanlar; kavgadan prim çıkarmaya çalışanlar az değildi.
Banka kartları, beyaz eşya seçenekleri sunuyor ama ödenmeyen borç toplamı ve protesto olan senet sayısı giderek artıyor. Kredi faizleri yüksek, sıcak para denetimsiz... İşte bu bayramı nasıl yaşadığımız biraz da bu genel tabloyla ilintili. -Hem bize ait olan hem de toplumun eseri olan- evrenlerimizle bu toplumsal tablonun motifleriyiz. Ve pek çoğumuz bırakalım bir yaz tatiline çıkmayı, şehirlerarası seyahate giderken bile bütçemizin zorlandığını biliyoruz.
Bu bayramda bir kez daha, bakıma muhtaç kimsesizlerimiz ve yuvasız çocuklarımız için çok daha fazla çaba göstermek zorunda olduğumuzu kavradık.
İç sesimiz dışa ses vermeli, tıpkı dış sesin içimizde yankılanması gibi… Diyaloga açlığımız mutlak, karşılıklı konuşmaya ihtiyacımız hava kadar berrak.
TBMM’sinde, ‘seçilmiş’ler birbirine ana avrat söverken; Her nedenle olursa olsun- Polis kurşunu ya da gaz mermisi kapsülü ile ölenler; sokak aralarında cop ve sopalarla dövülüp öldürülenler itibarsızlaştırılmaya,  suçlu gibi gösterilmeye; bu cinayetleri işleyenler haklı çıkarılmaya çalışılırken; -Hapishanelerde yıllardır  yatan yüzlerce aydın, asker, gazeteci ve seçilmiş varken; -Devletin korumasındaki kadınları, erkekler hunharca katlederken; -Adalet'in, adilane uygulanmadığı konusunda ciddi tartışmalar yapılırken; - Devamlı yapılan zamlarla vatandaş illallah derken; 
 
bayram gelmiş neyime
cep delik cepken delik
bayram gelmiş neyime
surat iki karış asık
 
sadece bayramda mıdır
benim yaşamaya hakkım
bugün bile gülmüyor
bayram olsa da yüzüm
 
bayram geleceğine
bana huzur gelseydi
cüzdanıma hesabıma
biraz para girseydi…
 
Ama bu arada tabii ki güzel işler de yapılabilen ülkemiz vatandaşları nasıl bayram yapabilsin ki… Söyler misiniz, ‘Bayram gelmiş neyime!’ denmez de ne denir? Bu arada rahmetli Şenay Yüzbaşıoğlu’nun şarkısını hatırladım…
"bütün dünya buna inansa, bir inansa
hayat bayram olsa
insanlar el ele tutuşsa birlik olsa
uzansak sonsuza..."
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.