Türkiye’de kişiler kolayca ‘ünlü’ sıfatı alabiliyor…
Kıymetli yazılı ve görsel basınımız bu kişileri hemen her gün gazete sayfalarına ve ekranlarına taşıyarak bu ‘ünlü’ lerin ne yaptığını ne ettiğini öğreniyoruz. Bu ünlü sıfatını kazanmış kişilerden bayan olanlar günlük giyimde en pahalı giysileri tercih ediyor.
Özellikle de sıkça yurtdışına çıkarak oralarda çok para harcayarak modayı takip ediyorlar. Oysa bu marka giyecekler bizim ülkemizde de var ama…
Madalyonun diğer tarafında ise ismine ‘ünlü’ eklenmemiş sanatçılar var. Bunlar ise kalp ve kanser hastası bir küçüğe yardım yapmak için çırpınıyor…
Hayatımızda birçok insanla tanışır, sohbet eder, diyaloğa gireriz. Zaman geçtikçe kişileri yakından uzaktan tanımanın yönlerini görürüz. Sonradan görmelerin topluma medya aracılığıyla yaşatmış olduğu görgüsüzlükten biraz bahsedelim.
Bence insanlara verilen meyve, insanlardan alınan meyveler çok önemlidir. Kişi kendisine nasıl değer veriyorsa, topluma ne gözle bakıyorsa toplumda kişiye aynı gözle bakar. Kişinin bakış açısı bakmak ile görmek arasında değişir.
Nasıl bakarsan öyle görür, nasıl görmek istersen öyle de bakarsın. Maalesef kişiye yakışı kalmayan kelimeler kameralar önünde konuşuldu mu artık konu konuyu açar. Kişinin içindeki yok olmuş duyguların duygusuzluğunu topluma yaşattıkça içinden çıkamaz hâl alır. Üzerine bir de ruhsuzluğunu eklediğimizde kendisiyle örtüşen başka yönüdür.
İsmini vermek istemediğim kişi... içindeki kurtlanan meyveleri toplumumuza kusmuş olması utanç vericidir.
Almış olduğu hediyeler, söylenen güzel sözler, paranın vermiş olduğu şımarıklık kabına sığdıramamış, görgüsüzlüğünü ortaya koymuştur. Belki hediyelerden dolayı, belki de final gecesi almış olduğu ödülün, ödüllerden dolayı rafların toz tutması şımartmış olabilir.
Bence hediyeler, ödüller kişiyi şımartmamalı, toplumun verdiği değer diye nitelendirebiliriz.
Ceza olarak verilen hediyeler, ödüller ekrana çağrılarak tek tek elinden alındığında belki aklı başına gelebilir. Bence denemekte fayda var..
Hz. Mevlana’nın bir sözüyle noktalamak istiyorum. “İnsan dostunun huyunu alır.” Gerçekten de öyleyse dostlarımızın kötü huylarını örnek almamız değil; iyi huylarını örnek almamız gerekir.
Görgüsüzce değil, görgülü davranarak… Hava atarak değil, mütevazı davranarak… Sonradan görebilirsin. Fakat geçmişini unutarak insanları hakir görmeyeceksin…
Gün gelir çattığı zaman ne olduğunu iyi anlarız…
Sağlıcakla kalın…Sevgilerimle…