Yıldız şöyle devam etti, “Türkiye’de yerel yönetimlerin temel amacı, vatandaşa doğrudan hizmet sunmak ve yerelde halkın ihtiyaçlarını karşılayarak yaşam kalitesini artırmaktır. Ancak, son yıllarda bazı belediye başkanlarının asli görevlerini bir kenara bırakıp medya şovlarına ve siyasi söylemlere odaklandığına tanık oluyoruz. Bu durum, halkın güvenini sarsmakta ve belediye hizmetlerinin etkinliğini ciddi şekilde zedelemektedir.
Örneğin, bazı belediye başkanlarının, liyakat yerine tavsiye üzerine yapılan atamalara öncelik verdiği ve yerel yönetim süreçlerini profesyonellikten uzak bir şekilde yürüttüğü sıkça dile getiriliyor. İtfaiye müdürlüğü gibi kritik görevlerde bile liyakat yerine kişisel ya da siyasi ilişkilerin belirleyici olduğu iddiaları, bu alandaki güveni sarsmaktadır. Halkın güvenliğini doğrudan ilgilendiren böyle bir alanda uzmanlık ve deneyim yerine tavsiye mekanizmasının işletilmesi kabul edilemez. Bu tür uygulamalar, sadece belediye yönetiminin etkinliğini değil, aynı zamanda kamu kaynaklarının verimli kullanımını da baltalamaktadır.
Yerel yönetimlerin siyaset üstü olması gerektiği açıktır. Belediye başkanlarının asıl görevi, halkın günlük yaşamını kolaylaştıracak projeler üretmek ve kaynakları halk yararına adil bir şekilde kullanmaktır. Ancak günümüzde birçok belediye başkanının görev süresini, siyasi kariyerlerini parlatmak için bir basamak olarak gördüğüne şahit oluyoruz. Bu anlayış, yerel yönetimleri siyasi bir arenaya dönüştürmekte ve halkın hizmet beklentisini gölgede bırakmaktadır.
Görevde Siyasetin Yasaklanması Gerekir
Belediye başkanlarının görev süreleri boyunca siyaset ve siyasi söylemlerden uzak durması, hem yerel yönetimlerin etkinliği hem de halkın çıkarları açısından zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda, belediye başkanlarının görevde oldukları sürece:
1. Siyasi Partilerin Propagandasından Kaçınması
Belediye başkanlarının halka hizmet için seçildiği unutulmamalıdır. Siyasi propagandaların belediye projelerine ve kaynaklarına yansıtılması, hizmetin tarafsızlığına gölge düşürmektedir.
2. Liyakat Odaklı Atamalar Yapması
Belediyelerdeki kritik görevlere yapılan atamaların tavsiye ya da siyasi yakınlık üzerinden değil, liyakat ve uzmanlık temelinde gerçekleştirilmesi gereklidir. Aksi takdirde, hizmetlerin kalitesi düşmekte ve halkın belediye yönetimine olan güveni azalmaktadır.
3. Şeffaflık ve Hesap Verilebilirlik İlkelerinin Benimsenmesi
Belediye başkanlarının medya üzerinden şov yapması yerine, halka açık toplantılar düzenleyerek şeffaf bir yönetim anlayışı sergilemesi gerekmektedir. Medya aracılığıyla yaratılan algılar, genellikle gerçek hizmetin önüne geçmekte ve bir göz boyama aracı olarak kullanılmaktadır.
4. Yerel Hizmetlere Odaklanması
Belediyelerin asli görevi, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam koşullarını iyileştirmektir. Belediye başkanları, siyasi polemiklerden uzak durarak bu hedeflere odaklanmalıdır.
Sonuç
Yerel yönetimler, halkın yaşamını doğrudan etkileyen birinci derecede önemli bir yapıdır. Belediye başkanlarının görev süreleri boyunca siyasetten uzak durmaları, halkın çıkarlarını korumanın ve belediye hizmetlerinin tarafsız bir şekilde yürütülmesini sağlamanın en temel şartıdır. Medya şovları ve siyasi söylemlerle ön plana çıkmaya çalışan yöneticiler, halkın güvenini kaybetmekte ve yerel yönetimlerin itibarını zedelemektedir.
Bu doğrultuda, yerel yönetimlerde liyakat, şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerinin benimsenmesi elzemdir. Belediye başkanları, görev sürelerini siyasi değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görmeli ve yalnızca halka hizmet etmeyi amaçlamalıdır. Siyasetten arındırılmış, halk odaklı bir yerel yönetim anlayışı, gelecekte daha güçlü ve güvenilir bir yerel yönetim sisteminin temellerini atacaktır.
Flashaber