Türkiye, olası bir kaza durumunda İstanbul Boğazı'nda meydana gelebilecek kirlenmeye karşı acil müdahale yeteneklerini geliştirmek amacıyla bugün ilk kez bir tatbikata başlıyor.
İki günlük
tatbikat senaryosu gereği, bir tanker ve feribotun çarpışması sonucu denize
akacak 1500 metre küp sulu ham petrolün yayılması bariyerlerle engellenecek ve
toplanarak, atık alım gemisine aktarılacak. Bu uygulama, bugün 09.30 ile 14.30
arasında yapılacak. Tatbikat nedeniyle, Boğaz'dan geçiş trafiği, 11.00 ile
13.30 arasında askıya alınacak. Yerel deniz ulaşımı ise, kontrollü bir biçimde
sürecek. “İstanbul Deniz Kirliliğine Acil Müdahale Ulusal Tatbikatı-2011”,
sivil toplum örgütleri ve uzmanlardan da destek görüyor. Ancak, önemli bazı
eksikliklere de dikkat çekiliyor.
İstanbul Boğazı'ndan yılda yaklaşık 55 bin, günde 27 gemi geçiş yapıyor.
Bunların beşte bire yakını tehlikeli sıvı ya da gaz taşıyan tankerler. Dörtte
biri tehlikeli yük olmak üzere, yılda ortalama 360 milyon yük taşıyorlar. Bu
nedenle, olası bir kaza, boğazların hemen her gün karşı karşıya kalabileceği
bir kabus. Uzmanlara göre, bu kabusun en önemli nedeni, 1936 Londra Anlaşması
gereği serbest geçiş hakkı olan gemilerin kılavuz kaptan alma zorunluluğu
olmaması. İstanbul Boğazı, yüzey ve dipteki kuvvetli ters ve düz akıntılar
nedeniyle, seyri güç bir su yolu.
Kılavuz kaptanın önemi
Buna, uluslararası deniz taşımacılığının yapıldığı en dar doğal geçit olma
özelliği de eklendiğinde, kılavuz kaptanın önemi daha da artıyor. Ulaştırma Bakanlığı
Denizcilik Müsteşarlığı verilerine göre, Boğaz'dan geçen gemilerin yalnızca
üçte biri kılavuz kaptan alıyor. Kaza riskini arttıran en önemli unsur bu.
Zira, son 5 yılda boğazda kaza yapan 140'tan fazla gemiden yalnızca 6'sında
kılavuz kaptan bulunmaktaydı.
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Bayram Öztürk, bu nedenle,
özellikle yabancı bayraklı gemilerin kılavuz kaptan almasının teşvik edilmesi
gerektiğini söylüyor. Prof. Öztürk, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO)
tavsiye kararına karşın, bu yönde bir zorunluluk olmadığını hatırlatıyor.
Öztürk'ün verdiği bilgiye göre, boğazlarda petrolden kaynaklı kirlenme, su
kalitesi açısından dünya standartlarının altında; korkulacak bir durum teşkil
etmiyor.
“Ancak, bu bizi yanıltmamalı” diyor Prof. Öztürk ve ekliyor:
“Petrol kirliliği çok çabuk ve ani olan ve temizlemesi çok zor olan bir
kirlenme çeşidi. Bu nedenle, bu tür tatbikatların yapılması daha çok önem
kazanıyor. Çünkü, aslolan kirletmemek.”
Boğazlar, Karadeniz'de kıyısı bulunan Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya ve
Ukrayna'nın Ege ve Akdeniz'e ulaşan tek deniz yolu. Ancak Prof. Öztürk, bu
ülkelere ait gemilerin önemli bir kısmının “standart altı” olduğunu, bu
nedenle, kaza durumunda büyük kirlenme riski yarattığını söylüyor. Öztürk'e
göre, 20 yaşın üstündeki bu “standart altı” gemiler çoğunlukla tek cidarlı,
bordaları tek katmandan oluşuyor. Yeni gemilerde ise, dış duvar ile ambar
arasında boşluk oluşturulup çift katman oluşturuluyor. Çift cidarlı diye anılan
bu gemiler, kazalarda çevre kirlenmesinin ileri düzeyde önüne geçiyor.
Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO), bu nedenle, 2010 yılından bu yana tek
cidarlı gemilere yasak getirdi. Ancak, uyup uymamak ülkelere kalmış durumda.
Acil müdahale hazırlığı yeterli değil
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri uygulamayı hemen benimserken,
Hindistan 2015'e kadar zaman tanıdı. Arap ülkeleri, Çin, Japonya ve Singapur
kısıtlamaya gitmeyeceğini açıklarken, Türkiye, uygulamayı zamana yayma kararı
aldı. TÜPAV Başkanı Öztürk, Türkiye sularında serbestçe seyreden bu gemilerin,
özellikle boğazlarda sıkı kontrol ve denetim altında tutulması gerektiği
görüşünde.
İstanbul Boğazı'nda bugün başlayan tatbikat, senaryo gereği denize yayılacak
sulu petrolün yayılmasının engellenmesi ve denizden toplanmasını öngörüyor,
ama, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi'nden
Prof. Oya Okay'a göre, halihazırda bu düzenek boğazlarda yok. Prof. Okay,
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) da katkısıyla
yaklaşık 3 yıl boyunca sürdürdükleri çalışmalar sonucunda, İstanbul
Boğazı'ndaki koylarda olası tehlikeli atık yığılma noktalarının belirlendiğini
söylüyor.
Okay'a göre, boğazın her iki yakasındaki bu noktalarda acil müdahale
ekipmanlarının bulundurulması gerekiyor. Bu ekipmanların başlıcaları, hazır
bariyerler ve çözücü kimyasallar.
“Ancak, bu anlamda boğaz zayıf. Yani, boğazda bir kazaya karşı bunların
konuşlanmış olduğu bir yer henüz yok. Bu nedenle, anında müdahalenin
geliştirilmesi gerekiyor” diyor Prof. Okay.
İstanbul Boğazı'nda bugün ilk kez icrasına başlanan acil müdahale tatbikatı,
temel olarak petrol kirliliğine müdahaleyi öngörüyor. Bu amaçla ilk tatbikat,
2007 ilk kez yılında kıyıdaş tüm ülkelerin katılımıyla Karadeniz'de yapıldı.
Ardından, İzmit, İskenderun, Samsun, Çanakkale, İzmir ve Antalya'dakiler geldi.
Uzmanlar, İstanbul Boğazı'nda bugün başlayan tatbikatın da devamının gelmesini
bekliyor.