Devlet kapısında bir kadroya yerleşinceye kadar ya da daha üst bir makam elde edinceye kadar her türlü yola başvuran siyasetçi ya da kamu görevlisinde hemen maaşını beğenmeme anlayışı görülmekte. Genel olarak bu düşüncesinde haklıdır da. Çünkü gerçekten de kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunun maaşı fakirlik sınırının altındadır ve aynı işi yapan kamu görevlileri arasında var olan büyük maaş dengesizlikleri, kamu çalışanlarının motivasyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak bu durum hiçbir zaman kamu görevini hakkıyla yerine getirmemenin haklı gerekçesi olmamalı. Unutulmasın ki, Türk toplumu toplumcu davranmayı önde tutan bir kültürün ürünüdür. Hemşerilik ve adam kayırmanın kökeninde toplumcu davranış vardır. Adam kayırmacılık, “bir kimseyi sahip olduğu yeterliklere göre değil, iş ile ilgili olmayan diğer bazı özellikleri ile işe alma” olarak tanımlanmakta. Yolsuzluğun birbirinden farklı biçimleri vardır. Bunlar; görevi suiistimal etme, rüşvet, bağış, hortumculuk, gasp, ödeme kolaylığı sağlama, dolandırıcılık, hediye ve ağırlama, burs talep etme, içeriden bilgi edinme, komisyon, kara para aklama, baskı altında ticaret yapma, akraba kayırmacılığı, kayırmacılık... Bu liste uzar gider. Literatürde 20’den fazla eylem yolsuzluk olarak kabul edilir. Yolsuzluk ise bütün bu terimler için bir şemsiye, bir üst başlık olarak kabul edilir. Görevi suiistimal etme, kamu görevlilerinin illegal eylemler yapması; yahut yapmaya hakları olmayan eylemleri yapmaları olarak tanımlanabilir. Öncelikli olarak suiistimal olgusu, bir kişinin var olan yetkisini veya yaptırım gücünü kendi menfaatlerine yönelik kullanması olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre suiistimal olgusu herhangi bir yetkinin, yetkiyi kullanma gücüne sahip olan tarafından kendi menfaatlerine göre kullanmasından ortaya çıkan olayları ifade etmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, kavram ilk olarak kamu gücünün kötüye kullanılması çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çerçevede OECD tarafından yolsuzluk, aktif veya pasif olarak kamu görevlilerinin gücünü kötüye kullanması yoluyla maddi menfaat veya fayda sağlaması olarak tanımlanmıştır. Buna göre yolsuzluk, bir kamu görevlisine rüşvet vermekten, basit hırsızlık vakalarına kadar kapsamını genişletebileceğimiz bir kavram olarak ele alınmıştır. OECD’nin yolsuzluk kavramı rüşvet, şantaj, suiistimal, kaçakçılık, zimmet, adam kayırma ve tanıdıklara ayrıcalık sağlamayı kapsamakta. Bu tanım, şirketlerin artan kurumsallaşma derecesine ve özellikle yönetim ve ortaklık yapısının farklılaşmasına bağlı olarak kendi içyapılarındaki karşı karşıya kaldıkları suiistimalleri kapsayacak niteliktedir.
“Hiçbir iş yapmayan adam boş oturuyor demektir. Fakat kendi yetenek ve bilgisinden daha aşağı bir işte çalıştırılan adam da onun kadar boş oturuyor demektir” demiş büyük filozof SOKRATES…
i