Dünya Bankası'nın geçtiğimiz günlerde ‘Türkiye'de yoksulluk’ üzerine yaptırdığı çalışmanın bir parçası olarak, işsizlik ve istihdam üzerine hazırlattığı projede tehlikeli sinyaller göze çarpıyor. Proje kapsamında yayınlanan ön rapora göre, Türkiye'de yaşanan işsizliğin ‘çok tehlikeli' olarak adlandırılan ‘eğitimli genç nüfusun' iş bulamaması olarak hızla yükseldiği vurgulanıyor.
Açıklanan rapora göre, şu anda Türkiye'deki 20-24 yaş arasındaki gençlerden lise mezunlarının % 45'i, üniversite mezunlarının da % 31'i iş bulamamakta. Zaten bu durum her vesile ile fark edilen ve çıplak gözle gözlemlenen bir sorun. Bu durum farklı kurumların yaptıkları çalışmalar sonucunda da doğrulanmakta. İşsizlik sorunu, Türkiye'nin önünde duran ve toplumsal barışı tehdit eden önemli ve kronik bir sorun.
Ancak görünen odur ki, bu konu yeteri kadar gündem oluşturmuyor. Etraf toz pembe gösteriliyor. Oysa işsizlik sorunu ihmal edilemeyecek kadar önemli bir sorun. Konu ile ilgili acil eylem planı hazırlanmadığı ve hayata geçirilmediği sürece, sorun adeta çığ etkisi yaşanması gibi şiddetle büyümekte. İşsizlik ile ilgili yapılacak ilk tespit; işsizliğin giderilmesi için zorunlu reçetenin, ekonomik büyümenin sağlanması, yani yatırımların canlandırılması gerçeği olmalıdır.
Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımların önündeki bürokratik engellerin kaldırılması şart olmakla beraber asıl can alıcı iki unsur, yabancı sermayenin Türkiye'ye çekilmesi ve reel faiz oranlarının düşürülmesi. Yüksek faizler yatırımların caydırıcı özelliği olarak karşımızda. Enflasyonla beraber faiz oranları düşmüşse de; ancak unutulmamalıdır ki, halen faiz oranları nerede ise enflasyonun iki katı kadar.
Ayrıca, Türkiye'de işsizlerin eğitim durumu birbiri ile çelişen bir konum arz etmekte. Bir yandan eğitimsizlerin büyük bir kısmı işsiz iken, diğer yandan eğitimli olanların da önemli bir bölümü işsiz. Eğitimsiz işgücü, ciddi bir çalışma ile ihtiyaç duyulan sektörler göz önüne alınarak eğitilmeli ve meslek sahibi yapılmalı. Eğitimli işsizliğin varlığı; eğitim-istihdam ilişkisinin iyi planlanmadığının göstergesi.