Çocukken en sevdiğim iki çizgi filmden biri Taş Devri, diğeri Jetgillerdi...
İkisi de beni içinde yaşadığımız tek düze, fazlasıyla alışılmış rutin yaşantıdan alıp bambaşka dünyaların eğlenceli ayrıntılarıyla tanıştırırdı. Taş Devri'nin ilkelliği, günümüz modernliğinin eğlenceli bir yorumuydu adeta. Çakmaktaş ve Moloztaş ailesinin ikamet ettikleri Taşyatağı her bölümde yeni maceralara ev sahipliği yapardı. Taşlardan yontularak yapılan evler, eşyaların yanı sıra teknolojik ürünler ya el yordamıyla ya da dinazorların, kuşların yardımıyla ilginç çözümleme metotları ile karşımıza çıkardı. Vinçler dinazorlardan oluşur, çalar saatlerde söylene söylene bir kuş zamanı haber verirdi mesela..
Birde Jetgiller vardı. Yine günümüz yorumlanırdı ama bu dünyanın içindekiler ilken koşulları ile değil fütüristik yaşamlarıyla dikkati çekerdi. Evin annesi Jane Jetgil arkadaşlarıyla görüntülü konuşma yapar, LCD televizyonunu seyrederek keyif çatardı. Alışverişe bayılan Jane, tamamı cam kaplı AVM'lere gider alışveriş yapardı. Evin babası da teknolojiyle iç içeydi elbette. Uçan arabasına binip günlük programını akıllı saatinden takip ederdi. Evin çocukları da tüp asansöre binip okulun yolunu tutar, sesli günlükleriyle dertleşir ondan tavsiyeler alırdı. Evin bir de namı diyar demirbaşı robot yardımcı vardı: Rosie..
Eski olmasına rağmen aile onu çok sever, yeni bir robotla değiştirmez, evin her işine de Rosie koşardı. Herkesin işini kolaylaştırırdı. Sinirlenince devrelerinden dumanlar yükselirdi.
Bu çizgi filmin ilk bölümünün 1962 yılında yayınlandığını düşünürsek geleceğe dair ilginç fikirleri anlatıyordu. Benim çocukluğumda dahil her ne kadar "Gelecek ne zaman gelecek?" ve "biz ne zaman teknolojiyle bu kadar haşır neşir olacağız?" sorularının sorulduğu meraklı kuşaklar olsa dahi yakın zamanda tüm bunların gerçekleşeceğine pek ihtimal verilmezdi.
Peki ya şimdi? Hayatlarımız Jetgiller'in bile ötesine geçmek üzere. Görüntülü konuşabiliyor, akıllı saatlerden mesajlarımızı kontrol edebiliyor, dijital asistan programlarıyla telefonlarımızı yönlendirebiliyoruz. Kısaca çağımızda püfür püfür fütüristik bir hava esiyor. Dünyaya uzaylılar gelecek mi? Vay efendim bize saldıracaklar mı? mevzuları artık demode oldu sayılır. Yakında uzaylı kardeşlerimizle çay içip ne olacak bu yapay zekanın hali? Acaba güçlerimizi birleştirsek mi? "Sanki siz daha teknolojiksiniz" temalı konuşmalar duysa bu kulaklar, şaşırmayacağız gibi adeta...Zira geçen hafta gittiğim mesleklerin dijitalleşmesi ile ilgili seminer tam da yakın gelecekte robotların dünyayı ele geçirecek gücü olup olmadığını tartışırken insanoğlunun yeni dünya düzeninde nerede konumlanacağı yorumlandı. Her şeyi yavaş yavaş robotlar yapacak, insanlar uzandığı yerden çayını kahvesini yudumlayacak gibi toz pembe bir tablo çizildi desem yalan olur, nitekim yapay zeka ile birlikte robotlar komutları dinlemek yerine Dünyanın aktif katılımcıları olabilir, mesleklerin çoğu kaybolabilir ve yeni meslek dalları türeyebilir gibi varsayımlara değinildi. Rosie gibi vur kafasına al lokmasını robotlar yerine yapay zeka ile donatılmış tehlikeli robotlar var olacak gibi duruyor. Yani insanların onlara programladığından daha fazlasını kendi kendilerine yapabilecekler. Siz bir tanesine öğreteceksiniz, o diğer robotları eğitecek hatta kendi aralarında oturup fazlasını öğrenecekler. Yani bu robotlar oturup veri ağları ve sistemlerini dinlendirirken bacak bacak üstüne atıp, insanoğlunun dedikodusu yapıp üstüne yeni planlar kurabilecekler. Seminerde konudan bahseden yetkili bir çok firmanın robotlarla çalışmaya başladığından ve yakın gelecekte doktorluktan inşaat işçiliğine, mühendislikten taksi şoförlüğüne robotların elinden her iş gelebileceğinden bahsetti.
Bunlara ek olarak bir iyi bir de kötü haber varsayımını da anlattı. İyi haber sağlık teknolojileriyle insan ömrünün uzayacağı.. Kötü haberse emekliliğin artık 65 yaşında değil 120 yaşında olacağı. Yani yakın zamanda resim kursuna giderim, seramik yaparım hayaliniz varsa ve ömür gerçekten uzayacaksa daha o seramik yapımına çoook uzun yıllar var. İkinci bahar planlayıcısı mesleği de tam bu sorunu çözmek için sahneye atacakmış kendini ve size 120 yaşına kadar "başka hangi meslekleri yapabilirsiniz?" sorusunu cevaplayan danışmanlık hizmeti verecekmiş.
Siz ben şimdi hangi mesleği yapabilirim diye düşünürken robotlar size seçenekler sunacakmış.
Velhasıl kelam yakın gelecekte insanların hayatındaki tek robot mutfak robotu olmayacak ve insanlar işe girerken sadece birbirleriyle değil robotlarla da rekabet etmek zorunda kalacak sanki..
Gelecek geldiğinde anlaşılan çetin geçecek...