İstanbul’da arsalar tükendi. Peki, ne olacak bundan sonra? Sıra yeşil alanlarda ve yoğun yapılaşmada. Şehir içinde arsa kalmadığı için nüfus ve spekülasyon baskısıyla yeşil alanlar yapılaşmaya açılıyor. Ayrıca, mevcut binalar yıkılıp yerlerine daha yoğun ve yüksek binalar yapılıyor. İstanbul artık gökdelenler şehri olma yoluna girmiş bulunuyor.
Gökdelen demek daha yoğun bir nüfus demektir. Gökdelenlerin şehir içinde olması merkezdeki nüfus yoğunluğunu daha da artırıyor ve her alanda çözümsüzlüğe neden oluyor. Yeşil alanlara gelecek olursak… İstanbul’da bir deprem olduğunda insanlar güvenli olarak nereye sığınacaklar? Van’da meydana gelen deprem sonrasında insanlar evlerinin yakınlardaki yeşil alanlara sığındılar… Peki, İstanbul’da nereye sığınılıp çadır kurulacak?
İstanbul’un yoğunluğunu düşürücü önlemler alınması gerekirken, bizde uygulanan şekliyle kentsel dönüşüm, nüfusu daha çok arttırmaya yönelik görünüyor. İstanbul’daki bazı mahalleleri yıkıp yerine, soylulaştırmaya dönük bir yapılaşmaya gidilmesi aslında rant üzerine kurulu bir düzen. Kentsel dönüşüm dünyanın pek çok yerinde yapılıyor.
Oralarda yeni yerleşimler yeşil alanıyla, kültür merkeziyle, sosyal altyapısıyla birlikte yapılıyor. Bizdeki mantık ise, şehrin merkezindeki değerli alanlardaki insanları başka yere göndermek ve buraları temizleyip daha varlıklı insanlara satmak şeklinde. Kentsel dönüşüm yapılırken ekonomi tabii ki göz önünde tutulacak, ama hedefte önce insan olacak…
Önce insan! İnsanları oralardan çıkartıp başka yerlere göndermek ve bunu gözyaşı pahasına yapmak başarı sayılmaz. İstanbul’daki tarihi yapıların bir kısmı kaderine terk edilmiş durumda. Uzun yıllardır tadilat bekleyen yapılar var. İlçelerde başkanlar ‘kültür merkezleri yaptık ve yapıyoruz’ diye bas bas bağırıyor. Ama; Taksim’in göbeğindeki Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nin bunca zamandır kapalı kalması İstanbul’un bir ayıbı değil mi?
Sözde İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti’ydi ama en önemli kültür merkezinden yoksun olarak o yılı geçirdi. AKM’nin akıbetinin ne olacağı hala belli değil. Orası döneminin çok önemli bir yapısıdır. Yıllardan beri toplu taşıma sorununu dile getiriyoruz. Bize hep, ‘yapılanları eleştiriyorsunuz’ diyorlar. Bugün Belediye Başkanı dahil herkes şikâyetçi İstanbul’un sorunlarından.
15 milyon nüfusa sahip bir şehre tahsis edilen toplu ulaşım araçları son derece yetersiz. Hala lastik tekerlekli araçlardan, otomobilden medet umuluyor. İstanbul dünya şehri… Ve de dünyanın en güzel şehri... Bu şehir korunmalı, özellikle de tarihi yarımada özenle korunmalı. Oranın trafikten arındırılması gerekir. Denizden baktığınızda İstanbul’un bilinen silueti kayboluyor; gökdelenler gelişi güzel yapılıyor. Bitmiş ve yerleşim oluşmuş bu binalar için şimdi yıkım kararı alınmış. Nasıl olacak? Yıkılacak o kadar çok yapı var ki bunu nasıl yapacaklar ? Zamanla göreceğiz…