Son günlerde kiracıların düştüğü sıkıntıların en temel
nedeni, ev sahiplerinin fahiş oranlarda talep ettikleri kira bedelleri olarak
görünüyor. Kiracıdan eflasyon artış rakamının üstünde kira artışında
bulunmasını istemek adaletsizlik. Bunu mal sahiplerine iyi bir dille anlatmak
emlak komisyoncusunun görevidir.
Emlakçılar hazırlamış oldukları kira kontratlarında yıllık
artışla ilgili bölümde rakam belirtmeden, 'Kira artış oranı Merkez Bankası'nın
açıkladığı enflasyon oranı kadar yapılacaktır' diye yazması gerekir. Yıl
sonunda Kontrat otomatikman kendini yeniler ve eflasyon oranında kira artmış
oluyor. Gayrimenkul kiraları hakkında kanuna göre, kira sözleşmelerinde hangi
kira artış oranı yazarsa yazsın, kiracı ilk seneden sonra herhangi bir kira
artışı yapmakla yükümlü değil.
Böyle çok önemli bir koruyucu hüküm var. O orana uymak
zorunda değil. Fakat kanun bunu dengelemek maksadıyla kiraya verene mahkemeye
başvurmak suretiyle, değişen hayat şartlarına göre kira bedelinin arttırılması için
dava açma imkanı veriyor. Buna kira tespiti davası deniyor. Bu davalarda
genelde kiracı lehine sonuçlanıyor.
Her şeye rağmen "Kötü ev sahibi kiracıyı yapar mal sahibi"
atasözünü de unutmamak lazım. Türkiye'de ekonomiye olan güven tam olmadığından,
mal sahipleri uzun zamanlı kira sözleşmesi yapmaktan kaçınıyorlar. Bu durumda
Önünü göremeyen kiracı tedirginlik içinde yaşıyor. Tabiî ki bazı uyanık
kiracılar da var. Mal sahiplerini bıktırarak kira ödemeden evden kendini
kovduruyor ve bir başka ev sahibine musallat oluyorlar.
Büyükşehirlerde
çalışan memur ve işçiler artan kira fiyatlarıyla baş edemez duruma geldiler.
Lojmanı olmayan Memurlar Büyükşehirlerden kaçmak için torpil arıyorlar. Son
yıllarda TOKİ'nin yaptığı Konut
edindirme projeleri başarıyla devam ediyor. Bu projeler sayesinde birçok
yurttaşımız kira öder gibi ev sahibi oluyor. "Tüm kiracıların ev sahibi olması
dileğiyle"