Ulusal basında, her gün ya da haftanın 5-6 günü yazı yazan köşe yazarları var. Hemen her konuda bir şeyler yazıyorlar. Bunlardan yüzde doksanının durumu ise, maalesef şu: “Bu yazarlar yazıyorlar, ancak yazdıkları maalesef okunmuyor.” Ve de çok büyük paralar alıyorlar! Acı ama gerçek. Buna rağmen devamlı yazıyorlar.
Köşe yazarlıklarını hiç mi hiç kaybetmiyorlar. Köşe tutmuşlar, hani, ‘köşe başlarını tutmuş’ diye meşhur bir söz var. Herhalde bu söz, bunlar için söylenmiş. Bu tipteki köşe yazarlarına en iyi örnek, 40-50 yıldır köşe yazarı olan bazıları var… İsimlerini bilirsiniz… Sırf bu 40-50 yıllıklar mı asıl mesele...
Hayır… Bunların yanında 10-20-30 yıllıklar da var. Bu kişiler, doluşmuşlar birer gazeteye, hepsi de kapmışlar birer köşeyi, yaz babam yaz... Türkiye’de konu çok. Ama, ne yazdığı belli, ne de okunduğu belli. İşin bir garip yanı da, bu köşe tutucular her konuyu da o kadar iyi biliyorlar ki.
Hiçbir konudan da geri kalmıyorlar. Ne bulurlarsa yazıyorlar. Gören de bunları filozof sanır! Tabii ki bu kişilerin içlerinde gerçekten bilgili olanları vardır elbet. Evet, vardır elbette. Ama bu sayı, iki elin parmaklarının sayısını geçer mi, geçmez mi? Onu hesaplamak gerekir.fKöşe yazarları ve yorumcular sürekli kelime oyunları yapmakta. Yazdıkları yazılar kendisi gibi düşünenlere ‘oh ne güzel dedi’ dedirtmekte, karşı olanları ise sadece kızdırmakta. Yazarın amacı; okuyan kişiyi deliller göstererek ikna etmeye çalışmak değildir. hatta tahsillerine
Hele de spor yazarları… Hepsi, kusursuz hakem… Kusursuz teknik direktör… Kusursuz futbolcu eskisi… Sanki bu kişileri faal görev yaptıkları devirlerden tanımayan, seyretmeyen izleyici yok gibi konuş babam konuş… Farklı farklı kanallarda aynı saatlerde yayınlanan TV programlarına çıkıp reyting için yaşlarına başlarına bakmadan bin tane takla atan tipler… Yeni yetme moderatörlerden bile ara sıra fırça yeseler de aldıkları paranın sıcak yüzü nedeniyle her şeye eyvallah diyorlar…
b tane takla atan tiplerdir.
Hesap dedik de, köşe yazarlarının konularıyla ilgili araştırma yaptıklarını ölçen bir araştırma, anket ya da benzeri bir çalışma yapılıyor mu bu ülkede? Maalesef hayır…Köşe yazarları ve yorumcular kaliteli olursa, okuma alışkanlığı ve kitap türü eserlerin kalitesi de o ölçüde artar. Çünkü, gazeteler kitaplardan daha çok elde dolaştırılıyor. Gazetelerdeki köşe yazarları güzel yazarlar ve güzel konuşurlarsa vatandaşlar da o ölçüde okumayı ve TV izlemeyi sever…