Anayasaya göre Devlet; Milletin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak la görevlidir.
Devlet mekanizması her vatandaşa eşit mesafede yaklaşması gerekirken, içindeki çürük elmalardan dolayı zaman zaman farklı uygulamalar olabiliyor. Bunlardan en barizi 2/b arazilerinin tapulama çalışmasında yaşandı. Tüm Ülkede Araziler aynı Kanun kapsamında tapuya bağlanıyor olmasına rağmen, bölgeler arasında on kata kadar çıkabilen büyük fiyat farklılıkları yaşandı. Devlet bu konuda vatandaşını ayırmış oldu. Her şeye rağmen 2/b mağduru ağladı, sızladı, yerinden yurdundan oldu ama yine de, 2/b alanlarında yaşayan toplum Devletimiz var olsun bizim yerimiz olmasın diyecek kadarda ülkesini seviyor.2/b alanlarında belirlenen yüksek rayiç değerler yüzünden birçok hak sahibi yerinin tapusunu alamadı ve hakkını sattı. Arazilerin rayiç değerlerini belirleyen milli emlak denetmelerine neden bu kadar yüksek rakamlar belirlediniz diye sorduğumuzda; biz Kanun ne emrediyorsa onu yaptık, Devleti zarara uğratmak bizim için suç teşkil eder dediler.
Buraya kadar güzel ancak; Arazi fiyatı belirlenirken Devlet nasıl yanıltılıyor ve kantarın topuzu nasıl kaçıyor o nu açıklayacağım. Aynı bölgede yapılan değerleme hataları yüzünden kimlere Rant sağlanıyor? 3. Köprü yolu için yapılan arazi istimlak bedellerini kim belirliyor? Onlar bu Devletin memuru amiri değil mi?
Kuzey Marmara Otobanı İstimlak rakamları dudak uçuklatıyor. Arazi sahibine gerçek rakamın üç katı, dört katı fazla paralar ödeniyor. Bu ödenen paralar kimin parası? Yüz yıllardır kullandığı arazisinin tapusuna kavuşamayan 2/b mağdurunun arazisine rayiç değer belirlenirken Ülke menfaati var da, otoban istimlak bedelleri belirlenirken Ülke menfaati yok mu?
İşin uzmanı olarak belirtiyorum; Hüseyinli ovasında metrekaresi 100-150 liraya satılan tarım arazilerini, 400 liraya istimlak edilmesinin sebebi nedir. Paşaköy Çataldağ bölgesinde henüz 1/5000 ölçekli planı yapılan, 0.25 imar yoğunluğu olan, 250-300 liraya el değiştiren arazileri 900 liraya istimlak etmek doğru mu? 3. Köprüye bağlanacak olan kuzey Marmara otoyolu için binlerce dönüm arazi bu rakamlardan istimlak edildi. Devlet çok büyük ölçüde zarara uğratıldı. Gerçek değerin çok az üstünde bir rakam teklif edilse vatandaş zaten çoktan arazisini vermeye razıydı. Ama nedendir bilinmez bazı bölgelerde gerçek rakamların çok çok üzerinde paralar verildi.
İmarsız bölgelerde veya yeni imar yapılan bölgelerde istimlak rakamları çok yüksek olmasına rağmen, şehre doğru gelince karayolları cimrileşmeye başladı. İçinde üç beş katlı evi olan vatandaş adeta kan ağlıyor. Evler genelde ruhsatsız olduğu için, enkaz gibi görüldü ve çok düşük değer tespitleri yapıldı. Alemdağ ana caddesindeki arsalara ise 2.250 bin lira gibi gerçek değerin altında bir rakam belirlendi. Köylerde yüzlerce dönüm araziye olmadık paraları öderken, şehre gelince neden hesap değişti? Şehirde istimlak edilecek alan çok az olmasına rağmen fiyatlar neden köylerdeki gibi üç beş kat fazla olmadı? Acaba büyük boş arazileri istimlak rakamlarını belirleyenler mi aldı? Yoksa bu arazileri alanlar, gerçek değerin çok çok üstünde bir parayla arazilerin istimlak edileceğini önceden biliyorlarmıydı?
2023 hedefine hızla yaklaşan Yeni Büyük Türkiye, gerçekten büyük olabilmesi için Devlet mekanizması içine sızmış yamuk yumuk çürük elmalardan kurtulması gerekir. Adalet ilkesiyle bağdaşmayan her türlü yaklaşımın önü kesilmelidir.“Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır”