20 yıllık iş tecrübesinde danışanlarına ayna tutan, onlara alternatif çözüm yolları bulan Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir yazı kaleme aldı.
Yazısında farklı ve her şeyin farkında olan kadınlardan bahseden Tınarlıoğlu; “Güçlü kadınları yürüşünden tanırsınız” diyor...
İşte Didem Tınarlıoğlu’nun yazısı;
Kim, sırtını güvendigi bir omuza yaslama imkani varken, omuz omuza carpismaya ya da sicacik bir kucakta huzur bulabilecekken kendini ateşlere atmaya gönüllü olur?Gördüğünüz o güçlü kadınların kaçı yaradılıştan güçlü, kaçı hayatın içinde tek basina dimdik olmaya mecbur bırakılmıştır acaba?
Onları bir çırpıda tanımak, en kalabalık ortamda bile çok zor değildir. Duruşları farklı, bakışları kendinden emindir. Yüzlerinde hüzünlü bir gülümseme, bazen de tüm acılara inat kahkahaları vardır. Sorumluluk, insana kudretli olma zorunluluğunu da yanında getirir. Hepsinin ortak yanı yorgun ve (d)üzgün kadın olmalarıdır.
Rimellerini silip, saçını başını düzeltip, yüzüne gülümseme maskesini takmakta üzerlerine yoktur. İçinde fırtınalar kopsa da belli etmemek onlar için hayat oyununun en kolay sahnelerindendir.Çünkü provasını en çok yaptıkları bölüm buralarıdır.
Farklıdır ve her şeyin farkındadırlar bu kadınlar. Kendisine kur yapıldığını, yalan söylenildiğini, kandırılmaya çalışıldığını ve çok sevildiğini anlaması hiç zor değildir. Bilir kimin onu sevip sevmediğini. Değersizliğini hemen fark eder, ardına bakmadan kaçmışlığı çoktur. Artık ne istediğinden çok ne istemediğini daha iyi bilir ve bunu hemen ayırt etmesi de hiç zor olmaz.
Bu kadınların en güzel tarafı, sevildiğini hissettikçe güzelleşmeleridir. Sevildikçe sevmeyi çok iyi becerebilir ve hiç kimsenin sevemeyeceği kadar güzel severler. Şefkatleri sıcacıktır.
İyi ki varlar hayatlarımızda.Varlıkları rahatsız etmez ama yoklukları çok rahatsız edicidir.İş hayatının tuttuğunu koparanları,her soruna hızlı çözüm getirenleri ve fedakar annlerdir aynı zamanda.
Bu kadınlar kendilerini güldüren soylu ve ciddi adamları severler, soytarıları değil. En sık duydukları söz “Seni taşıyan erkek zor bulunur.”dur. Ağır gelen dürüstlükleri, mertlikleri, kariyerleri, beceriklilikleri ve zekalarının toplam hacmidir oysa ki! Güçlü kadınların aklında ve beyninde olabilirsiniz ama kalplerinde hele gözbebeklerinde olabilmeniz güçtür. Vaatlere karınları toktur. Canına okuyanlar çok olduğundan hariçten gazel okuyanlara eyvallahları zerre yoktur.
“Zor kadın“ da diğer tanımlamaları… Zor, bir şeyin nasıl olduğunu bilmemektir. Bir erkek için ütü yapmak, bir kadın için tır kullanmak neden daha zordur? Çünkü ne yapacaklarını bilmezler, tecrübeleri yoktur. Zor, bu yüzden ne/nasıl olduğunu bilmemek haline denilir. İşte bu kadınların dünyaları ve dillerini bilen az olduğundan” zor kadın” olarak çıkmıştır adları. Doğru aslında ama tanımda bir kelime eksik… Koca hayatlarını ortaya koyunca “zor hayatlı kadınlar” denilmesi daha hakkaniyetli olur.
Ne kadar zorsa o kadar kırılmıştır, ne kadar ağır başlı ise o kadar hayalleri yıkılmıştır.
Yüreklerine mangal demek hafif kalır. Koca bir yanardağ gibidir cesaretleri ve dürüstlükleri. O yüzdendir ya şaklabanlar tarafından sevilmemelerinin nedenleri. Çünkü onlar rol yapanları hemen anlarlar ve oyuna uymaz, oyunun kurallarını öğretirler.
Bu kadınların en sert görünen taraflarının yanında merhametleri koca bir dağ gibidir. İnsan neyin eksikliğine zaaflı ise işte bundandır. Omuzlarından öpülmelidirler, yılların yükünü hafifletmek için.
Sevmekten vazgeçmeyi çoktan öğrenmiştir bir kısmı, soğumuştur kalbi. Kırılmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan ”aşk yok“ derken gözlerini kaçırdığını fark ederseniz, anlarsanız kendisinin bu yalana inanmadığını. İçindeki umudunu söylemeyecek kadar gururludur da, kolay kolay almazlar yüreklerine kimseyi. Varla yok arası duvarları vardır. Yaş onlar için sadece bir sayıdır. Çoğu yetmiş yaşına üç kere gidip gelmiştir. Yalnızlığın asaletine inanarak avuturlar kendilerini. Mutlu aileleri gördükçe içlerinin sızladığını hissedemezsiniz. Gülümseyerek bakar aşık çiftlere, içinden dua ettiğini bilemezsiniz!
Bu kadınları üzebilirsiniz ama yıkamazsınız. O bilir ne zaman gideceğini, ne kadar kalacağını.
Sorsan bu kadınlara güçlü olmayı sen mi istedin diye? Güçlü değil” pamuklara sarılmış mutlu kadın olmak varken, deli misin sen neden isteyeyim ?” diye gülümser ve ardına bakmadan gülümseyerek gider.Karışır kalabalığın içindeki yalnızlığına.
Yürüyüşünden tanırsınız…