Tarihe not düşen Cumhuriyet Kadınları

Tarihe not düşen Cumhuriyet Kadınları

19 Ekim 2017 Perşembe 17:16
Tarihe not düşen Cumhuriyet Kadınları

Demokrasinin, çağdaşlığın, İnsan Haklarının ve özellikle Kadının İnsan haklarının yegâne güvencesi olan Laiklik İlkesinin ilk adımının atıldığı günün yıldönümünde Türk Kadınının çağdaşlaşmasında çok değerli hizmetleri olmuş, tarihe not düşen Cumhuriyet Kadınları GURUR TABLOMUZ…

Hazırlayan: Nezahat Göçmen

Ayşe Afet İnan 

Türk öğretmen, tarihçi ve sosyoloji profesörü. Atatürk'ün manevi kızıdır.Afet İnan, 30 Ekim 1908 tarihinde Selanik’in Doyran ( Doirani) kasabasında doğmuştur. Babasının görevi nedeniyle) sürekli tayinler sebebiyle yer değiştirdiğinden, ilk öğrenimini Adapazarı, Ankara, Mihallıççık (Eskişehir) ve Biga’da yapmıştır. 1920’de altı yıllık ilkokul diplomasını aldı. Bursa’ da okuduğu Kız Öğretmen okulundan 1925 te mezun olmuş; İzmir’de Redd-i İlhak İlkokulu’nda göreve başlamıştır. İzmir’de öğretmenlik yaparken Atatürk ile tanışır. Mustafa Kemal Atatürk tarafından Fransızca öğrenmesi için İsviçre’nin Lozan şehrine gönderilmiştir. Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden olan Afet İnan, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ilk Türk Devrim Tarihi Kürsüsü'nü kurmuştur.Atatürk’ün isteği üzerine 3 Nisan 1930’da Türk Ocağı’nda Türk kadınlarının seçim haklarına ilişkin bir konferans verdi. Bu konferans, Afet İnan’ın verdiği ilk konferanstı. Bu konferans için zamanın en ünlü hatibi Hamdullah Suphi Bey’den dersler alan Afet Hanım’ın giyeceği elbiseyi bizzat Mustafa Kemal ATATÜRK çizmiş ve gömleği için kendi pırlanta kol düğmelerini hediye etmişti. Türk kadın hakları üzerindeki kitabı UNESCO tarafından Fransızca ve İngilizce (1962) olarak yayınlandıktan sonra “Courrier” dergisinde dokuz dile çevrilmiştir.Afet İnan 8 Haziran 1985 günü 76 yaşında Ankara`da yaşamını kaybetti.

Afife Jale

Afife, orta halli bir ailenin kızı olarak 1902 yılında İstanbul’un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. 10 Kasım 1918 günü Afife "Mülazım Artistlik" (stajyer oyuncu) kadrolarına alınmış.

1923'ten sonra Türk kadınları Atatürk'ün emriyle sahneye çıkmaya başlamıştı. Gün geçtikçe bozulan sağlığı ve uyuşturucu alışkanlığı, tiyatroyu ister istemez bırakmasına neden oldu. 1928 yılında bir arkadaşıyla, Hafız Burhan’ın bir konserine gitmiş, orada sanatçıya tamburuyla eşlik eden Selahattin Pınar'la tanışmıştı. Kısa bir sürede Pınar, genç kadına deliler gibi aşık oldu. 1929 yılında evlendiler ve Selahattin Pınar "nereden sevdim o zalim kadını" gibi birçok ölümsüz şarkısını onun için besteledi.1935 yılında boşandılar. Bundan sonra afife içine düştüğü girdaba büsbütün batarak sefalet içinde sürünmeye başladı. Darülbedayi'deki dostlarının yardımıyla, Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatırıldı ve 1941 yılının 24 Temmuz günü kimsesiz bir halde yaşama veda etti.

Bedia Muvahhit

"Türkiye Cumhuriyet’inin tiyatro sanatçılarından, kendine has ses tonu, karizmatik görünüşü, daima bakımlı genç güzel hanım 1897 yılında İstanbul’da doğdu. Çocuk yaşta Fransızca ve Rusça öğrenmiş.

1923 yılında Muhsin Ertuğrul’un teklifiyle Halide edip Adıvar’ın romanından sinemaya uyarlanan "ateşten gömlek" filmiyle sinemaya adım attı. Muhsin Ertuğrul un cumhuriyetin ilk yıllarında sahnelediği Othello oyununda Desdomona’yı canlandırmıştır Aynı yıl "ceza kanunu" adlı oyunla sahneye çıktı. Türk kadınının yeni yeni sahneye çıktığı günlerin tanığıdır.

200'ün üzerinde oyunda ve sayısız sinema filminde rol alan muvahhit, 1975 yılında şehir Tiyatroları’ndan emekli oldu. 1987 yılında devlet sanatçısı unvanını alan Muvahhit, 20 Ocak 1994 yılında hayata veda etti.

İlk Kadın Yönetmen Cahide Sonku

1916 yemen doğumlu, Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni ve ilk starı. Aysel bataklı damın kızı filmiyle üne kavuşup sonra da kendini alkole vermiş, yönetmenlik ve senaristlik de yapmıştır yaşamayan tarih. yalnız tek bir filmde. o da vatan ve namık kemaldir. aynı filmde baş rol oyuncusudur da.

Türk kadınının bağımsızlık sembolü Halide Edip Adıvar

(1884 - 1964) turk kadininin bagimsizlik sembolu. istiklal savasi yillarinda sultanahmet meydani 'nda duzenlenen protesto mitinginde yaptigi konusmayla destanlar yazan romancı. Ateşten gömlek, vurun kahpeye ve sinekli bakkal gibi romanlarıyla muhtelif tv yarışmalarının sorularında andığımız kişidir. Batı yalakası, doğu batı sentezinde tatlı su devrimcisi kılıklı Türk aydını imajının ilk temsilcilerindendir. sadece kurtuluş savaşı sırasında değil 31 mart ayaklanması esnasında da kadın hakları ile ilgili yazdığı yazılar yüzünden bir süre yurtdışında yaşamak zorunda kalmıştır. Cumhuriyet döneminin en verimli kadın yazarıdır.

İlk "Dünya Güzeli" Türk kızı: Keriman Halis Ece

1932 yılının "Dünya Güzellik Yarışması", 31 Temmuz günü Belçika'da yapıldı. 28 milletin güzellerinin katıldığı bu yarışmada jüri, "Türkiye Güzeli" Keriman Halis'i "Dünya Güzellik Kraliçesi" seçti. Bütün Belçika ve Avrupa basını jürinin bu kararını ve Türk kızını alkışlarken Keriman Halis'in "Dünya Güzellik Kraliçesi" seçilmesi bütün Türkiye'de bir bayram sevinci yaratmıştı. Atatürk, yarışmadan sonra, 'Kraliçe' anlamında kullanılan 'Ece' soyadını vermiştir.

İlk Kadın Mimar Leman Cevat Tomsu

1913 yılında Kayseri'de doğan Leman Cevat Tomsu ilk ve orta öğrenimini Erenköy Kız Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1930 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü'ne yazıldı. 195 yılında yüksek mimarlık diploması alarak mezun olan Tomsu mimarlık pratiğine İstanbul Belediyesi İmar Müdürlüğünde şehircilik uzmanı Martin Wagner'in yanında çalışarak başladı. 1941 yılında, daha sonra kitap olarak yayınlanacak olan "Bursa Evleri" konulu teziyle doçent unvanını alan Tomsu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde görevli bulunduğu sırada, 1950 yılında İsviçre, Almanya, İsveç, Fransa ve İtalya'nın bazı şehirlerinde harp sonrası gelişmiş mimarlık ve şehirleşme sorunları üzerine etütler yaptı. 1958 yılında İngiltere'de iskân hukuku üzerine incelemelerde bulundu. Prof.Dr. Leman Tomsu 1975 yılında emekliye ayrılmış ve 29 Nisan 1988 tarihinde vefat etmiştir.

Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın Tarih Öğretmeni Fatma Refet Angın'dı.

O, bir Atatürk öğretmeniydi. 18 Mart 1915 Çanakkale doğumlu olan Fatma Refet Angın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmeniydi.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan sonra Gelibolu’da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanarak okula üçüncü sınıftan başladı.

Mustafa Kemal Atatürk ile yolları birçok kez kesişen Refet Angın, birinci karşılaşması olan ilk okul yıllarında Atatürk’ün “Büyüyünce ne olacaksın çocuk?” sözüne, “Öğretmen” diye cevap verir. İkinci karşılaşmalarında ise Öğretmen Okulu öğrencisidir ve Atatürk’e “Bakın sözümü tuttum Paşam. Öğretmen olacağım işte” dediğinde, Atatürk onun Gelibolu’daki küçük kız olduğunu derhal hatırlar ve bunu belirterek, ne öğretmeni olmak istediğini sorar. ‘Matematik’ cevabını alınca “Hayır tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir” der. Atatürk’ün bu sözü üzerine Refet Angın, tarih öğretmeni olmaya karar verir. Ve bilgilerini nesilden nesile aktardı.

24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak belirlenmesiyle ilk öğretmenler gününde yılın öğretmeni seçildi. Angın, 30 Ocak 2010’da yaşamını yitirdi.

Marie Curie'nin Asistanlık Teklif Ettiği, Türkiye'nin İlk Kadın Kimyageri: Remziye Hisar

1925-1945 yılları arasında pek çok başarılı Türk öğrenciye, Avrupa üniversitelerinde devlet bursuyla okuma imkânı tanınır. Atatürk bu öğrencileri, “Sizi bir kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olup dönünüz!” sözleriyle uğurlar eğitim yolculuklarına. İşte o öğrencilerden biri, Sorbonne’da okuyan ilk Türk kadını olan ve Madam Curie’nin de öğrencisi olan kimyacı Remziye Hisar'dır. Kendisi 1902 yılında Üsküp'te doğmuş. Üç yıllık okulu bir yılda, henüz dokuz yaşında iken başarıyla tamamlayarak zekâsının ilk sinyallerini verir. Sonrasında ise okulundan birincilikle mezun olmuş. Mezun olmasının ardından da Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptırır. Daha sonra eğitim programıyla Paris'e giden Hisar, adını bilim dünyasında duyurabilmek amacı ile Sorbonne'da kimya bölümünde öğrenim görmeye başlamış. Ki Sorbonne’da o yıllarda Langevin ve Madam Curie gibi çok tanınmış isimler ders vermekteydi. Biyokimya sertifikası alan Hisar, Paris'te devletin verdiği bursla öğrenim gördü.

Öğreniminin ardından doktora tezini de tamamlayınca, Türkiye'ye dönüp, 1933-1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde kimya ve fiziko kimya doçenti olarak görev yaptı. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1963-1973 arasında İTÜ Kimya Fakültesi'nde kürsü başkanlığı görevinde bulundu.

1992'nin Haziran ayında ise, oğlunun vefatının birkaç ay ardından, hayata gözlerini yumdu.

Sabiha Gökçen İlk Kadın Pilotumuz

1913 yılında Bursa'da doğdu. Babası ve annesinin ölümünün ardından 1925 yılında Bursa'yı ziyaret eden Atatürk tarafından evlat edinildi. Sabiha Gökçen'e "Gökçen" soyadı, henüz havacılıkla ilgisinin olmadığı 1934 yılında soyadı kanununun çıkmasıyla Atatürk tarafından verildi.

Cumhuriyet’in ve modern Türkiye’nin sembollerinden biridir. Sabiha Gökçen, Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından birisidir ve dünyanın ilk kadın savaş uçağı pilotudur. Gökçen 1938'de Balkan devletlerinin davetlisi olarak, uçağıyla Balkan turu yaptı.

1953 ve 1959'da davet üzerine ABD'ye giden Sabiha Gökçen, Türk toplumu ve Türk kadınını tanıttı.

1996'da havacılık kariyerinin en büyük ödülünü aldı. Amerikan Hava Kurmay Koleji'nin mezuniyet töreni için düzenlenen Kartallar Toplantısı'nın onur konuğu olarak katıldığı Maxwell Hava Üssü'nde ki törende "Dünya Tarihine adını yazdıran 20 Havacıdan biri" seçildi. Gökçen bu ödüle layık görülen ilk ve tek kadın havacı oldu.

Son uçuşunu 1996'da 83 yaşında iken Fransız pilot Daniel Acton eşliğinde Falcon 2000 uçağıyla yaptı. Atatürk’ün manevi kızı Türkiye’nin ilk kadın havacısı Sabiha Gökçen,2001 yılında tvefat etti.

İlk Kadın Doktor Safiye Ali

Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmış bir ailenin kızıdır. İstanbul’da Robert Kolej'i bitirdikten sonra, maddi güçlüklere rağmen Almanya'da tıp eğitimi aldı. Türkiye'nin ilk kadın doktoru oldu. Almanya'da II. Dünya Savaşı sonrası yaralıları iyileştirdi. Türkiye'ye dönmesinin ardından, yakalandığı kanser sonucu vefat etti.

Semiha Berksoy

İlk Türk kadın opera sanatçısı ve ressam Semiha Berksoy, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Yüksek dramatik soprana olarak Ankara Devlet ve Opera Balesi’nin baş solistlerinden olan Berksoy, ‘Mezardan Gelen Mektup’ hikayesinin de yazarıydı. Sanatçı, İstanbul Konservatuarı’nda ve Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail Atölyesi Resim ve Tiyatro Okulu’nda eğitim aldıktan sonra, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sesiyle üne kavuştu, Türk ve Avrupa operetlerinde oynadı.

Ulu Önder Atatürk tarafından 19 Haziran 1934 tarihinde takdir edilen Berksoy, ilk Türk operası olan Adnan Saygun’un bestelediği ‘Özsoy’da Ayşim başrolünü oynadı. Aynı yıl devlet bursuyla gittiği Almanya’da Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera Bölümü’nü birincilikle bitiren Berksoy, 1939’da Richard Strauss’un ‘Ariadne Auf Naxos’ operasında Ariadne rolünü oynayarak, Avrupa’da sahneye çıkan ilk Türk opera primadonnası oldu.

Sanatçı Berksoy, ayrıca 1961 yılından başlayarak Türkiye ve yurtdışında birçok resim sergisi açtı. 1998 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı alan Berksoy, 2003 yılında Viyana’da Samlung Esly Modern Müze’de sergiye katıldı. Aynı yıl Viyana’da Salome performansını gerçekleştirdi. Semiha Berksoy, son alarak İş Sanat Kibele Galerisi’nde retrospektiv resim sergisi açtı.

Semiha Berksoy 16 Ağustos 2004 günü 94 yaşında vefat etti.

Anahtar Kelimeler:
CumhuriyetKadın
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Bir Türk 2018-01-08 17:31:21

Hangi akla ve tarih bilgisine hizmeten istiklal dönemine büyük katkıları olan Halide Edip Adıvar'ı bu şekilde tanımlarsınız. Gözlerime inanamadım. Kendisine bir sebepten(!) katılmıyor ve desteklemiyor olabilirsiniz. Ancak bir haber sitesi(!) olarak objektif olmanız gerekirken bu ne çirkin ve seviyesiz bir üsluptur. Ayrıca "Cumhuriyet Dönemi" olarak adlandırdığınız dönem bitmedi! Türkiye toprakları ilelebet Cumhuriyetle yönetilecek. Herkes haddini ve hududunu iyi bile. Beyninize en kısa sürede oksijen gitmesi temennisiyle..

Avatar
Gülcan 2022-12-03 21:02:57

Yorum o kadar dogru ki aynen aktarıyorum:
Hangi akla ve tarih bilgisine hizmeten istiklal dönemine büyük katkıları olan Halide Edip Adıvar'ı bu şekilde tanımlarsınız. Gözlerime inanamadım. Kendisine bir sebepten(!) katılmıyor ve desteklemiyor olabilirsiniz. Ancak bir haber sitesi(!) olarak objektif olmanız gerekirken bu ne çirkin ve seviyesiz bir üsluptur. Ayrıca "Cumhuriyet Dönemi" olarak adlandırdığınız dönem bitmedi! Türkiye toprakları ilelebet Cumhuriyetle yönetilecek. Herkes haddini ve hududunu iyi bile. Beyninize en kısa sürede oksijen gitmesi temennisiyle..

banner3

banner72