Kayıp Otobüs 500 T Aranıyor

2014 yılında kaybolan ve hâlâ bulunamayan Malezya uçağı vakasından ilham alan Murat Özsoy, İstanbul’da Tuzla-Cevizlibağ arasında sefer yapan halk otobüsü “500 T”yi 7 bölümlük mini dizi olarak ekrana taşıdı

Kayıp Otobüs 500 T Aranıyor

2014 yılında kaybolan ve hâlâ bulunamayan Malezya uçağı vakasından ilham alan Murat Özsoy, İstanbul’da Tuzla-Cevizlibağ arasında sefer yapan halk otobüsü “500 T”yi 7 bölümlük mini dizi olarak ekrana taşıdı

12 Kasım 2021 Cuma 11:00
Kayıp Otobüs 500 T Aranıyor

Dijital platform Gain’in yeni dizisi “500T: Kayıp Otobüs” ile sahte belgesel türünü deneyen yönetmen Murat Özsoy, “Bir otobüsün yok olmasından daha saçma şeylere alışığız. O yüzden bu türün önü açık” diyor.

Birgün’den Işıl Çalışkan’ın haberine göre “500 T kaybolsaydı neler olurdu?” düşüncesinden yola çıkan dizi bu efsane hattaki otobüsün içindeki yolcularıyla ortadan kaybolmasına dair sır perdesini aralıyor. Olayla ilgili esrarengiz teoriler, kayıp yakınları, görgü tanıkları, uzmanlar ve araştırmacı-yazarların yorumlarıyla mercek altına alınıyor. Dün Gain’de gösterimi başlayan “500T: Kayıp Otobüs”ü Özsoy ile konuştuk.

►500T’yi ekrana taşıma fikrinin perde arkasını dinlemek isteriz…

İçinde 277 yolcusuyla beraber 2014 yılında kaybolan ve hâlâ bulunamayan bir Malezya uçağı var. O dönem dünyanın gündemini baya meşgul etmişti. Bu konuda onlarca komplo teorisi üretildi. Uçak düştü, düşürüldü, kaçırıldı, bilinmeyen bir yere indi… Birçok ülke seferber oldu. Arama çalışmalarına 650 milyon dolar harcadılar. Ama ne uçaktan ne de yolculardan bir iz bulabildiler. Sonra unutuldu. İki sene kadar haber değeri taşıdıktan sonra gündemden düştü Malezya uçağı. Uluslararası bir sefer yaparken kaybolan uçağın unutulması iki sene sürdü, Tuzla-Cevizlibağ arasında sefer yapan bir halk otobüsünün unutulması 10 gün falan sürer diye düşündüm. Ülke gündeminde bir olay ne kadar fantastik olursa olsun, hemen ardından daha uçuk bir hadisenin vuku bulmasıyla silinip gidiyor. Giden gittiğiyle, kalan kaldığıyla kalıyor. Kimseye harcayacak 650 milyon dolarımız da yok ayrıca günümüz kurunda. Fikir burdan çıktı aslında.

►Biraz da hem senaryosunu yazdığınız hem de yönetmenliğini yaptığınınız dizinin hazırlık sürecinden söz edelim mi?

İçinde onlarca insan hikâyesi, farklı farklı komplo teorileri ve polisiye ipuçları barındıran bir senaryo olduğu için yazım aşaması daha önce yazdığım her şeyden daha uzun sürdü. Kendi yazdığım bir senaryoyu ilk kez kendim yöneteceğim için de normalden daha fazla titizlendim. Genelde senaristler bir yerden sonra “bunu da yönetmen çözer bir şekilde” deyip hikâyedeki bazı karmaşalardan kendilerini sıyırırlar. Bunu kendime yapamadım tabii. Çekim hazırlıkları aşamasına geldiğimizde en çok önem verdiğim şey oyuncu konusu oldu. 500T’nin gerçek bir belgeselmiş gibi gözükmesi için daha önce televizyon ya da sinemada görmediğimiz, tanınmayan oyuncularla çalışmak istedim. Bu zordu tabii. Türkiye’de dizi ve sinema endüstrisi çok hızlı çalıştığı için bir dizide ölen oyuncuyu ertesi gün başka bir dizide görebiliyorsun. Hep tanıdık yüzler dönüp duruyor gibi geliyor izleyiciye bir yerden sonra. Hem yetenekli hem de keşfedilmemiş simalar bulmak kolay değil yani. O yüzden oynayacakları rollerle hemen empati kurabilecek kişiler seçmeye çalıştım. 500T’de otobüs şoförünü oynayan oyuncum geçmişinde İETT şoförlüğü yapmış mesela. Böyle kişilerle çalışınca, senaryodaki repliklere de noktası virgülüne takılmayıp, anlatacağın ana fikre yoğunlaşınca bu tarz oyunculardan çok iyi performanslar çıktı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner3