Bir ay kadar önce iki görüntü vardı gözümüzün önünden akıp giden
Gündem yoğunluğunda
Sanki birbirine karışıp rüyamıza girecek gibi duran iki görüntü
İki hayvancık
Birisi ölmüş
Birisi daha doğmamış
Birisi kuzu
Birisi köpek
Prematüre kuzucuk ana rahmine benzer yapay bir ortamda doğmayı bekliyor. Onu hayata bağlayan şeylerle bağlı Philedelphia Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde...
Diğeri ise bağlanıp, boğulup vahşide öldürülmüş su birikintisi içinde bir köpekcik.
Geldiğimiz noktanın özeti gibi... Bir tarafta yaşam, bizim tarafta ölüm....
Biz ölümün görüntüsünü çağırıyoruz çünkü ölümü yüceltiyoruz... Toplumca psikolojimiz iyi değil.
Ölüm orucuyla ölümü yüceltiyoruz.
Her şehit haberiyle ölümü yüceltiyoruz.
Ceylin gibi küçücük çocuklarımız, içimizden birileri tarafından vahşice/sapkınca öldürüldükçe, şehit cenazeleri peş peşe geldikçe, idam isteriz diye yine ölümü yüceltiyoruz.
İnsanın en büyük korkusudur ölüm! Hayatı/insanı/toplumları iki temel enerji/duygu yönetir; sevgi ve korku... Mücadele ettiğimiz terör örgütlerinin de asıl amacı korku salmaktır. Terör korku demektir, korkudan, korkutmaktan, korkaklardan beslenir. İstiklal Marşı'mız "korkma!!" diye başlıyor. Çünkü korku en büyük bağımlılıktır. İstiklali kaybettirir. Şahadet şerbeti içmeyi geçtim; hak için, hukuk için "Hakk" (Allah) için şahitlik etmekten korkan insanlar olduk biz...
Bu hale geldikçe de korkularımızın büyüklüğünü kendimizden gizlemek için en büyük korkumuzu ölümü yücelttik. Şahit bile olmayı beceremediğimiz için çocuklarımız şehit oldu. Bırakalım korkularımızı koyverelim gitsin. Neden ölümü yüceltmek? En büyük korkuya teslim olmak neden? Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, sevgiye teslim olup, birbirimize güvenip yaşamak varken... Yaşamak/yaşatmak ve üretmek varken, bu yok edicilik neden? Ölümü yüceltirken farkımız kalmıyor, öldürenlerden....