Çalışma hayatımızda çok çeşitli iş alanları bulunmaktadır. Bunlara inşaat, maden gibi bedenen yoğun hareket gerektiren işler ve ofis çalışmaları gibi günlük hareket temposu az fakat zihnen yoğun işleri örnek verebiliriz. Birbirinden farklı bu iş kollarında ciddi iş sağlığı ve güvenliği(İSG) tehlikeleri mevcuttur. Fakat inşaat, metal, maden gibi sektörlerde iş kazasının hayli yüksek olması ilginin ofis çalışanlarına yönelmesini engellemektedir. Ancak kazaların büyüklüğünden çok insan sağlığını baz alarak ilerlediğimizde ofis çalışanlarının da çalışma ortamı incelenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.
İş Sağlığı Ve Güvenliği çalışan, işveren, iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminden oluşan bir ekip işidir. Bu çalışmalarda ekibin her üyesine ayrı ayrı görevler düşmekte. Fakat öncelikle yapılması gereken ekibin her üyesi için bilnç oluşturmak ve gerekli eğitimlerin verilmiş olmasıdır. İş kazalarının çok büyük bir kısmını çevre, ortam ve mekanik koşulların dışında insan faktörü oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışanlara oryantasyon eğitimi, İSG eğitimi gibi gerekli olan bütün eğitimler verilmelidir. Eğitimlerde çalışanlara acil durumlarda ne yapılması gerektiği, stresle nasıl başa çıkılacağı gibi çeşitli alanlarda açıklamalar yapılabilir. Yüksek bir raftan doysa vb farklı eşya alırken sandalye ve tabure kullanılmaması gerektiği bu iş için uygun standartlarda merdivenlerle alınması gerektiği, yalnızca ehil olduğu iş ile ilgilenmesi gerektiği, ortak kullanım alanlarında her türlü bulaşıcı hastalığa karşı titiz temiz ve özenli olunması gerektiği konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır.
Ofis çalışmalarında meslek hastalıklarının artmasının en büyük etkeninin ergonomi olduğu sugötürmez bir gerçektir. Peki nedir bu ergonomi? Ergonomi değişik sağlık problemlerinin ortadan kaldırılabilmesi, verimin arttırılabilmesi için çalışma ortamının nasıl tasarlanacağı ve çalışana nasıl adapte edileceğini belirlemektir. Başka bir ifade ile ergonomi çalışanın işe değil işin çalışana uydurulmasının sağlanmasıdır. Bazı araştırmacılar, bilgisayar kullanma süresi ile zihinsel yorgunluk ve uyku bozukluğu arasında bağlantı olduğunu saptamıştır. Bu şikayetleri en aza indirmek için ergonomik bilgisayar oturuşunu bilmek ve uygulamak gerekir; Öncelikle Sandalye, birçok farklı ayak pozisyonuna izin verecek şekilde; beş ayaklı, tekerlekli, yüksekliği ayarlanabilen, dayanma yeri öne-arkaya ve yukarı-aşağı ayarlanabilen ve çalışma esnasında kolları destekleyecek dayanaklara sahip olmalıdır. Sandalyede ayaklar sabitlenmeli veya ayak desteği olmalıdır. Sarkık duran ayaklar dize ve eklemlere ağırlık yapacağından eklem-diz ağrıları oluşturabilir. Çalışan uzun süre aynı pozisyonda durmamalı, ara ara duruş şeklini değiştirmeli. Kollar vücuda olabildiğince yakın katlanmalı uzanma hareketleri olabildiğince kısıtlanmalı aksi takdirde bir süre sonra omuz ve sırt ağrılarına neden olabilir. Ekran ile göz arasındaki mesafe 50-70cm arasında olmalı. Ekran çok yukarıda veya çok aşağıda da olmamalı, ekranın tepe noktası göz hizasında olmalıdır. Sürekli ekranlı araçlarla çalışanlarda çeşitli göz hastalıkları görülmektedir. Bunlardan birisi de göz kuruluğu; normal şartlarda bir insan dakikada ortalama 12-15 defa gözünü kırpmakta. Ekranlı araçlarda çalışanlarda özellikle ekrana çok yakın mesafede duran çalışanlarda bu sayı 5-6 ya kadar düşmekte. Bu sayının düşmesi çalışanın sağlığını bozarken işin de aksamasına verimin düşmesine neden olmaktadır. Bu yüzden ekran mesafesi ideal seviyede ayarlanmalıdır. Klavye kullanımında bilekler havada kalmamalı düz bir şekilde durmalıdır. Tek parmakla yazılmamalı bütün parmaklar kullanılmalıdır. Sadece belirli parmaklar kullanıldığında o parmaklarda aşırı yüklenmeden kaynaklı eklem ağrıları oluşabilmektedir. Mause kullanımlarında ise bileğin uzun süre bükülü kalması da bilek ağrılarına sebep olabilmekte bunu önlemek için ise yapılması gereken bilek destekli mause pedlerin kullanılmasıdır.
Çalışanın postürü kadar çalışma ortamında gürültü sıcaklık ışık düzeyi de oldukça önemlidir. Ortamın hava koşulları mevsime göre ayarlanmalı ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalıdır. Çok sıcak veya soğuk ortamlarda uyku hali, stres, yorgunluk, çeşitli hastalıklar baş gösterebilir. Ofis ortamında yoğun hareket içeren çalışma olmadığından kişiye göre değişiklik gösterse de ideal ısıl konfor düzeyi 23-26ºC arasıdır. Bu aralık sağlandığında ofis için uygun ortam oluşmuş olacaktır.
İşyerlerinde aydınlatmada yapılan iyileştirmelerden sonra verimliliğin arttığına dair birçok çalışma bulunmaktadır. Bu artış, işin görsel açıdan daha hızlı yapılması şeklinde olan direkt etki ve göz yorgunluğun azaltılması şeklinde olan dolaylı etkiden kaynaklanmaktadır. Ofis aydınlatmasına gereken özen gösterildiğinde görüş alanı ve algı niteliği yükselmekte ve iş kazalarının önüne geçilmektedir. Ortamın aydınlatmasında olabildiğince gün ışığından faydalanılmalı bu sayede hem enerjiden tasarruf edilebilir hem de çalışan için çok daha sağlıklı ortam yaratılmış olur. Eğer bu sağlanamaz ise etanj tip, ışığı tek bir noktaya vermeyen gölgeye veya yansımalara neden olmayan aydınlatma olmalı. Işık olabildiğince gün ışığına benzemeli ve yeterli düzeyde olmalı. Ofis ortamı için ideal ışık düzeyi ilgili mevzuatta EN12464-1 standartları şeklinde ifade edilmekte. Bu standart yalnızca gün ışığından faydalanmayan kapalı çalışma alanlarını kapsamaktadır. EN12464-1 standartlarına göre ofis aydınlatması 500 lüx’ün altına düşmemelidir. Tabii bu durum ortamın büyüklüğü aldığı gün ışığına göre artabilir.
En başında da dediğimiz gibi iş sağlığı ve güvenliği bir ekip işidir. Ekibin her üyesi görevini eksiksiz yerine getirdiği sürece sağlam bir zincir oluşturulur. Bu zinciri ne kadar sağlam kurarsak o kadar güvenli, mutlu, verimli ve kazasız iş yaşantısına sahip oluruz. Zincirin en sağlam halkası olmak dileği ile…
Çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş emeğinize sağlık