CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Ankara Milletvekili Levent Gök ve Parti Meclisi Üyesi Umut Akdoğan ile birlikte Ankara’da hastanede tedavi gören yaralıları ziyaret etti.
Ziyaret sonrasında açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin şunları kaydetti:
Siyasi kimliklerimizin yanı sıra hukukçu kimliklerimizle bizler en başta şu tespiti yapabiliriz: Gaz kapsülleri ve plastik mermiler çoğunlukla kafa ve göz bölgesine hedef gözetilerek atılmış. Açıkça görülüyor kikasten adam öldürme suçu teşebbüs aşamasında kalmıştır. Kanundaki sözcülerle ifade edersek tüm bu vahşet, canavarca bir hisle gerçekleştirilmiştir. Neyin kinidir bu, neyin hıncı, hangi bozuk ruh halinin ürünüdür anlamakta güçlük çektik.
Bu ifadelerimiz kimilerine ağır ve kabul edilemez geliyor ise bu kişiler bazı soruların yanıtını vermek zorundadır.
Yönetmelik bu kadar açıkken ve kapsüllerin üzerinde dahi belirtilmişken zor durumda kalınması halinde 45 derece açıyla atılması gereken bu gaz kapsülleri niçin nişan alınarak atılmaktadır.
Herkes görevini kuralına uygun ve layıkıyla yapıyorsa polisler, tespitlerinin sağlanacağı kask numaralarını niçin kapatmaktadır.
Olaylar yaşanırken MOBESE kameralarının kapandığı iddiası da yaygın ve endişe vericidir. Bunu yapanların suçluların telaşı içinde oldukları ortadadır. Kameralar kapatılmışsa bunun nedeni nedir? Kapatılmamışsa kişiler yargı yoluna gittiğinde yetkililer istediğinde bu kayıtlar verilebilecek midir?
Bu toplumun tümü bizim yurttaşımızdır. Vandallık yapmadan görevini yapan polislerde bu toplumun insanıdır. Fakat yaralı göstericinin 3 katı kadar polis olduğunu söyleyen Bülent Arınç insanların zekasıyla oynamaktadır. Kasklı, joplu, gazlı, TOMA’lı, kalkanlı, gaz maskeli, silahlı polise karşı, bezden maskesi olan, şortlu terlikli göstericilerin çatışmasından böyle bir sonuç çıkartmak yalan değilse en hafif ifadeyle ahmaklıktır.
Ziyaret ettiğimiz yaralıların durumu suçluları cezalandırma konusunda kararlı olduğunu ifade eden bakanın işini kolaylaştıracak vahşiliktedir. Ethem Sarısülük komada yaşam mücadelesi vermektedir. Muharrem Dalsüren’in gaz kapsülü tam gözüne isabet ederek gözünü çıkartmıştır. Sevgi Korkmaz’ın iki bacağı iki yerinden kırılmıştır. Buket Karakaş adlı genç kızımızın bacağı kırılırken, yaşıtı Dilan Ece Yıldız’ın kafatası kırılmış, yüzü parçalanmış, gözünü kaybetme tehlikesi doğmuştur. Levent Kızıltaş yine yüzüne nişan alınanlardandır. Hasan Selvi yine gözünü kaybetme tehlikesi içerisinde hastanede tedavi görmektedir. Mehmet Sertkaya isimli yurttaşımızın bacakları kırılmıştır.
Ya polis hükümeti ve yetkililerini takmamaktadır ya da hükümet “şiddeti engelliyoruz” diyerek tavşana kaç tazıya tut demekte ve kamuoyuna yalan söyleyemektedir. İlk olasılıktaki iç hesaplaşmalar konusunda somut olgu sunamayacak durumda olan bizler ikinci ihtimal olan yalan konusunda birçok örnek olaya dayanarak bu kuşkumuzun güçlü ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.
Kiminin kolu, kiminin bacağı ama en çokta insanların kafası ve gözü hasar görmüştür. Düşünmek ve görmek bu zorba iktidarın en çok korktuğu iki fiildir. AKP’nin ne yaptıklarını düşünen ve tüm bu zulümleri gören insanların 10 yıllık baskı sonucunda patlaması doğaldır. Bu faşist diktatörlüğün yurttaşının beyninden ve gözünden korkması doğaldır. Bunca olaydan sonra hasta yakınlarına bir kez olsun hastalarının durumunu sorma nezaketinde bile bulunmayan iktidar, bu hastaların yanı başına geldiğinde görecektir ki herkes iyileştikten sonra demokrasi ve özgürlük mücadelesinde hak aramaya ve hesap sormaya devam edecektir.