Son günlerde özellikle Ege bölgemizde meydana gelen depremler uyarı niteliğinde. Risk çok büyük ama önlemler yetersiz… Bilindiği gibi 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremde İstanbul’da 454 kişi hayatını kaybetmişti. 2.5 ay sonra 18’inci yıldönümüne giriyoruz. Geçen 18 yılda çok şey söylenmesine rağmen, deprem gerçeğiyle hâlâ yüzleşilemedi. Marmara’da 7 ve üzeri şiddetinde beklenen depremin nerede ve ne zaman olacağı ise merak konusu. 17 Ağustos sonrası İstanbul’da 493 toplanma ve çadır kurma alanı belirlenmişti. Ne var ki bu alanların 4’te 3’ü günümüzde imara açılarak AVM ve gökdelenlere dönüşmüş durumda. Deprem sonrası toplanacak boş alan kalmadı. Deprem sonrası toplanma ve çadır kurma alanlarına ihtiyaç var. İstanbul’daki diğer kamu arazileri ve özelleştirme kapsamına alınan kamu kurumlarına ait bina ve araziler, başta TOKİ’ye olmak üzere satılarak yapılaşmaya açıldı. Ayrıca parsel bazında yapılan imar değişiklikleriyle orman alanları ile dere yataklarının yapılaşmaya açılması, yeni risk alanları oluşturdu. İstanbul, kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle beş afetle karşı karşıya. Deprem güvenliği bakımından 1999 yılından daha iyi durumda değiliz. Yağan yağmurda sel ve su baskınları giderek artıyor. Isı adaları oluşuyor, yaşam alanları daha da sorunlu hale geliyor. Hava kirliliği her geçen gün biraz daha artıyor. Kentsel dönüşüm uygulamaları sosyal ve toplumsal sorunları daha da artırıyor. İstanbul, beklenen Marmara depremine tam olarak hazırlıklı değil. Sadece resmi binaları, okulları ve hastaneleri güçlendirmekle bu işin olmayacağı kesin. Özellikle birçok semt depreme karşı güvensiz. Sürdürülen kentsel dönüşüm de deprem odaklı değil. Risk çok büyük, önlemler ise yetersiz… İstanbul’da nüfus devamlı artmakta, yatırım artmakta ama deprem tehlikesi de artmakta. Böylece kayıp riskleri de sürekli artmakta. Bu gidişle, il nüfusu önümüzdeki 10 yılda 25-30 milyona, ilçeleri 1 milyona erişecek bir mega-şehir için, plansız büyümesiyle, mevcut yasa ve yönetmeliklerle, örgütlenme şeması ve yetki dağılımlarıyla ve risk azaltma kültürüyle beklenen “Büyük İstanbul Depremi”nin altından az kayıpla kurtulması olanaksız gibi görünüyor. Lütfen duyarsız kalmayalım…
17 Haziran 2017 Cumartesi 09:30
Son Güncelleme: 17.06.2017 09:30