Ülkemizin hemen her yanında spor tesisleri yapılıyor. Özellikle de stadyumlar ve salonlar. Çok da güzel tesisler. Ne var ki bu tesislerin çoğu seyirci bakımından gerekli ilgiyi görmüyor. Yakında çoğu bakımsızlıktan harap olup gidecek. Biz kısa vadede başarı istediğimiz için bir an önce bazı şeyleri gerçekleştirmek istiyoruz. Bu nedenle atletizmden masa tenisine kadar pek çok devşirme sporcu aldık. Bunlar 80 milyonluk bir ülkenin içinden çıkan sporcular değil ne yazık ki. Devşirme sporcularla kısa vadede sonuç alırsınız, madalya da kazanırsınız ama sonuç olarak bu sizin spor politikalarına, sizin ülkelerinizin o alandaki spor anlayışına ne yazık ki yansımıyor. Bunu en güzel göstergesi de halter. Devşirme sporcularla elde ettiğimiz halterdeki başarılar şu anda yok. Çünkü devşirme sporcuyla bu iş belirli bir yere kadar gider. İkincisi, 80 milyonluk bir ülkede sadece 2 milyon lisanslı sporcunuz var; bunun da sadece 8'de biri yaklaşık 250 bini aktif sporcu. Bu aslında bizim ne kadar kötü durumda olduğumuzun bir göstergesi.
Zaman zaman başarılı sonuçlar aldığımız devşirme sporculardan bazıları şunlar: Tarık Langat Akdağ-Kenya, Polat Kemboi Arıkan-Kenya, Elvan Abeylegesse-Etiyopya, Yasemin Can-Kenya, Tezeta Dengersa, Mirela Dulgheru Renda-Romanya, Mert Girmalegesse-Etiyopya, Jak Ali Harvey-Jamaika, Axel Luxa-Slovenya, Karin Melis Mey-G. Afrika, İlham Tanui Özbilen-Kenya, Meryem Erdoğan-Etiyopya, Mehmet Aurelio-Brezilya asıllı, Melek Hu-Çin, Cem Zeng-Çin, Ali Kaya-Kenya, Yasmani Copello Escobar-Küba…
Peki 20 yaşındaki genç ciritçi Eda Tuğsuz’un müthiş başarısı gazete sayfalarında ne kadar yer aldı? Önceki hafta yapılan Azerbaycan’daki İslami Dayanışma Oyunları’nda Cirit atma finalinde ilk hakkında 67.21’lik bir atış yapan Tuğsuz, altın madalyayı kazanırken kendisine ait Türkiye rekoruyla birlikte Avrupa U23 rekorunu da tarihe gömdü. Şöyle bir anımsayalım: 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nda Cirit atmada Hırvat Sara Kolak 64.30 metre ile altın madalyanın sahibi olmuştu… Yani Eda, şu anda Olimpiyat rekortmeni… Devşirme sporcularla alınan günlük başarıları bir kenara bırakma zamanı geldi. Spor yöneticileri ve federasyonun asli görevi devşirme sporcuyu getirip günü kurtarmak yerine, ülkemizdeki başarılı gençleri bulup onları sistemli bir şekilde yetiştirip, onlarla başarıyı yakalamak olmalı…
Afrika ülkelerini tarayıp, onlara ay-yıldızlı formayı giydirme sevdası Türk atletizminin bitişidir. Çünkü kendi değerlerimize önem vermiyoruz. Antrenörler de yabancı olduğuna göre devşirme yönetici de getirelim bu iş tam devşirme olsun.
Devşirme sporcular aldıkları para karşılığını verip kendilerini tatmin ediyorlar. Devşirme sporcular, yerli genç sporcuların gelişimini ve kendini göstermesini engelliyor. Gerekli kamusal altyapı ve destek hizmetlerinin olması gerektiği gibi verilemiyor olması, bir de devşirme sporcuların bir anda yıllardır emek veren sporcuların önüne geçiyor olması profesyonel sporcu sayısı için ve mevcut sporcuların gelişimi için de oldukça büyük birer engel teşkil ediyor…
Bu konuda birçok saygın Avrupa gazetesi de makale yayımlıyor. Kenya ve Etiyopya asıllı olan sporcuların 'Avrupa' yarışmalarına katılması ve kazandıkları madalyaların aslında Avrupa'da yetişen ya da yetişmekte olan sporcular için moral bozucu olduğu düşünülüyor. Son örnek Avrupa Şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe basketbol takımının 11 oyuncusu yabancı !!!
Siz belli alanlarda yoğunlaşıp, sporcu sayısını artırmadığınız sürece -istediğiniz kadar devşirme getirin- elde edeceğiniz başarı geçici başarı olur ya da şu anda olduğu gibi başarı olmaz. Bir de bizimle kıyaslayacaksak 80 milyonluk Almanya'da 24 milyon sporcu var. Örneğin İtalya, Fransa, Hollanda'da her 4 kişiden biri spor yapıyor. Bizde ise her 39 kişiden biri sporla ilgileniyor. Faal spor yapan kişiler açısından ise bu oran her 355 kişide bire düşüyor. Yani siz sporcu sayısını artırdığınız sürece başarı piramidinizi de artırıyorsunuz.
Mesela biz 2020'de olimpiyatı hedefliyoruz ama sporcu istatistiklerimiz yerlerde sürünüyor. Eğer belli alanlarda odaklanır ve spor odaklı bir hayata geçerseniz, kendisiyle yarıştığımız ülkeler kadar olmasak bile, yakınlarına gelebiliriz. İçlerinde altınların da olduğu 10-15 madalya gelir, niye gelmesin… Bu sayılar daha da artar.‘Tesisimiz olsa bizden ne Olimpiyat şampiyonları çıkar’derdi eskiler. İyi ki bugünleri görmediler. Çünkü onlar hayallerinde bile bugünkü tesisleri düşünemiyorlardı. Onlarda ruh var, tesis yoktu. Şimdi ise tesis var ruh yok. Daha dorusu sporcumuz yok. Tesisler güzel de o tesislerin içini dolduracak yetenekli sporcuları ortaya çıkarıp onlara imkan verelim… Yoksa daha yıllarca devşirme veya yabancı sporcuların başarılarıyla çok övünür ve kendimizi kandırırız… Türk Milli Takımımızın her branşta başarılı sonuçlar alabilmesi için kulüplerimizin öncelikle alt yapıya ciddi (göstermelik değil) önem verip genç sporculara imkan tanıması, onları layıkıyla yetiştirmesi ve A takımları bünyelerine katması gerekiyor…