Einstein’a göre değiştirilmesi atomu parçalamaktan zor olan şey. Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Hani bir söz vardır;
İnsanlar ikiye ayrılır:
“Su kadar aziz olanlar
Su kadar ucuz olanlar”
Bence, herkes su kadar aziz. Ayrıca su ucuz değil. Canlılara canlılık kaynağı olan bir madde nasıl ucuz olabilir? Ön yargıyı çocuklarda hiç görmedim. Yetişkinlerde hem de hepimizde var.
Maalesef, insanlardan önce ön yargıları ile tanışıyoruz. Zaten karşımızdakilerin her türlü kimliksel veya fiziksel niteliklerine göre, birbirilerimiz hakkındaki zihnimizde şablonlar saniyeler içinde biçiliyor. Zamanla tanıdıkça, tanıttıkça birbirimizi, o şablonlardan kurtulmaya başlıyoruz. “Senin bu kadar iyi yürekli olduğunu bilmiyordum. Çok soğuk bir yüzün vardı.” gibi cümleler sıralıyoruz. Ya da davranışları ile ilgisiz kendi gördüğümüz kendi anladığımız gibi yorumlar yapıyoruz. Neler olup bittiğini fark etmeden, yargılarız. Burnumuzun dibindeki göremeyecek kadar hipermetrop da olabiliyoruz. Ön yargılarımızın hikâyeleri uzar gider. Kısa sürede, karşımızdaki hakkında bir yargıda bulunup onun doğru veya yanlışlığı hakkında bilgi veririz. Ahkâm keseriz.
Dur! Etrafına bir bak. Dinle, anla, tanış ve konuş. Hele ki sevdiğin bir kişinin alışkanlığı ise, insanı çok üzen bir hale geliyor.
Ön yargı üzerine beni düşündüren, iz bırakan hikayeler var hafızamda.
*Örneğin; trende giderken, bir baba, üç evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç, susun, demeden yolculuğa devam ettiğinde; siz ona ne gamsız adam, diyebilirsiniz. Ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.
*Prof. Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek te çok üzülmüş. Yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. Oğlu; “anne o adam Finlandiyalı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş.
*20 yaşında genç delikanlı otobüsün camından bakarken birden bağırdı.
-Baba; arabalar, arabaları görüyor musun, bizle geliyorlar.
Babası gülümsedi ve mutlulukla saçını okşadı.
Genç bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra birden bağırdı.
-Bulutlar baba, bulutlar harika
Baba gülümseyerek oğlunu izledi.
-Baba ağaçlar dedi aniden delikanlı. Onlar hep geride kalıyor dedi.
Arkada oturan yaşlı adam, bu bağrışmalardan rahatsız olmuş olacak ki;
Babanın omzuna dokundu.
Beyefendi oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisin. Problemi var herhalde.
Baba geriye dönerek "o zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan kördü ve ameliyat sonrası gözleri açıldı" dedi...
Herkesin bir hikâyesi var. Ne çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar koyuyoruz. O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki insanların yaşadığı hikâyeler bizim için pek önemli olmuyor.
Yolda giderken, cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, düşüncemizi değiştirmeden onu değerlendirmemiz, bizi yanıltıyor olabilir.
Bazen de kendimizi kontrol altına alamıyoruz. Başkasının düşüncesine bile müdahale edebiliyoruz. "Aman şöyle dikkatli ol', 'sakın ona bahsetme ,onunla şunu konuşma, bunu yapma" gibi... İnsanları ön yargıya davet ettiğimiz anlardır.
Kendimdeki ön yargıyı sürekli kırmaya çalışıyorum. Duyudaki, algıdaki, anlayıştaki perdeyi kaldırmalı, evrene açılan pencere gözlükleri takmalıyız. Ön yargı, özellikle sevdiğimiz bir kişinin alışkanlığı ise, üzülmemek elde değil.
Maalesef, herkesin ön yargısı var, bunu önlemek imkânsız. "Yargıların altında derin tecrübeler, önyargıların altında gün yüzü görmemiş tereddütler vardır.” Varsın bizden uzak dursun tereddütlerimiz.
Ön yargı, kilitli kale kapısı gibidir. Bu kapıyı özenle açmalıyız. Canımız yansa bile yıkmalıyız ön yargımızı.
Ön yargı, iyi de olsa kötü de olsa uzak durmalıyız
Bizi en çok yanıltan duygudur. Gün gelir hayatımızda, karşımıza çıkacak fırsata engel bile olabilir. Müsaade etmeyelim. Bence en özel en güzel insan ön yargılarını değiştirebilen insandır. Onu çok çok sevin. Ondan zarar gelmez.
Düşünce kirliliğinden uzak güzel günlere, sevgiyle kalın…