Tarihin ilk zamanlarından beri dünya üzerinde çeşitli çatışmalar, savaşlar olmuş ve de olmakta. Bu savaşların amacı; her defasında, ekonomik, kültürel, sosyal nedenlere dayanmıştır. Çıkarlar, her zaman bazı değerlerin yitirilmesine neden olmuş…
Sonuçta bazı medeniyetler, devletler kaybolmuş , yerlerinde başka toplumlar ortaya çıkmıştır. Şöyle bir dünya haritasına bakıldığı zaman dünün büyük devletlerinin bazılarının bugün küçük küçük, özellikle etnik parçalara ayrıldığını görmekteyiz. Örneğin Yugoslavya, Sovyetler Birliği, Çekoslovakya?
Bir zamanlar bu devletler sadece bir millet olarak ifade edilirken, şimdi bir bakıyorsunuz aynı devletten birçok millet çıkarılıp o ülke bir o kadar parçaya bölünmüş. Aslında, bugün dünya üzerindeki parçalanmış ülkelere baktığınızda, buna Osmanlı İmparatorluğu'nu da ekleyebiliriz. Bu ülkeler ya savaşla, ya da işgalle bölünmüşler.
Ne var ki önce o ülke ekonomik olarak çökertilmiş. Çünkü parçalanması hedeflenen devlet çok güçlüyse, ekonomik olarak gelir dağılımı tüm fertlerini mutlu edecek seviyedeyse böyle bir devletin bölünmesi söz konusu bile olmaz. Bu durumu gayet iyi bilen ülkeler de o ülkeyi öncelikle ödeyemeyeceği kadar borç yükünün altına sokuyor ve de devamını bekliyor.
Gelir durumu ülkenin tümünü besleyemeyen, gün geçtikçe yoksullaşan bir ülkede sonunda etnik ve dini ayrışmalar başlatılır. Toplum içinde farklı kültürlere, inanışlara sahip insanlar arasında kaos yaratılır. Sonunda o ülkenin kendinden çok güçlü olan devletlerce elde edilebilmesi için, küçük küçük devletçiklere ayrılır.
Bu nedenle bir toplumda ekonomik bağımsızlık kaybolursa, siyasi bağımsızlık da kendiliğinden kaybolur. Yani bölünürsünüz… Bu nedenle aman birlik ve beraberlik içersinde olalım, sağdan- soldan gelen ve gelecek her türlü inandırıcı olmayan söylemlere kulak tıkayalım. Bu ülke kolay kazanılmadı. Kolay da hiçbir zaman kimseye böldürülmeyecek.