Uzmanlar, bilmeden zayıflamak için kullanılan yabani altın çileğin zehirlenmelere sebebiyet verebileceğine dikkat çekti.
Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen, Türkiye'de kültürü bulunan altın çileğin benzerinin kırlarda yetiştiğini ancak yabanisinin son derece zehirli olduğunu bildirdi. Tümen, altın çileğe benzeyen ve halk arasında "güvey feneri", "kandil otu" gibi isimlerle bilinen, tıptaki adı ise "fisalis arkegenge" olan meyveli bitkinin "altın çilek" zannedilerek tüketilmemesi gerektiğini söyledi.
Son zamanlarda doğal bitkilerle özellikle altın çilekle zayıflama yöntemlerine
büyük rağbet olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Gülendam Tümen, doğal olarak yetişen
ve tıpkı altın çileğe benzeyen bu bitkiye karşı herkesin dikkatli olması
gerektiğini, fazla tüketilmesiyle ölümle sonuçlanabilecek zehirlenmeler
olabileceğini vurguldadı.
Bu konuda araştırmaları da bulunan Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam
Tümen, doğal yetişen bitkiyi gerçek altın çilekten ayıran en önemli özelliğinin
meyvesinin kırmızı rengi olduğunu söyledi. Gerçeğinin şifa, doğal yetişen
benzerinin ise zehir saçtığını anlatan BAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen, şu bilgileri verdi:
"Altın çilek ülkemizde kültürü yapılan, dışarıdan gelmiş bir bitki. Besleyici
değeri, bazı biyolojik aktiviteleri var. Fakat bu bitkinin ülkemizde doğal
olarak yetişen güvey feneri, kamber otu, gelin feneri gibi isimlerle bilinen
doğal türü var.
Bunun altın çilekten farkı meyvelerinin kırmızı olması, dıştaki kaliksin de portakal rengi olması. Bu bitki Anadolu'da Batı Karadeniz'den başlayıp Gaziantep'e kadar geniş kıyı şeridinde yetişiyor. Bu bitki halkımız tarafından kullanılmıyor çünkü zehirli bitkiler grubuna giriyor. İran'da halk arasında çocuk düşürücü olarak kullanılmış. Fakat bu 'altın çilek' ülkemize gelip kültürü yapıldıktan sonra artık yöre halkının da dikkatini çekmeye başlamış.
Bize Giresun'dan müracaat ettiler, 'Köylerimizde altın çilek yetişiyor, kullanabilir miyiz?' diye. Balıkesir'de de Bigadiç ilçesi Yağcılar köyünden bir örnek geldi. Bu, altın çilekten farklılıklar taşıyor. Bunların altın çilek yerine yenmesi doğru değil. Çünkü halkımız bundan zehirlenebilir. Özellikle altın çilek ile karıştırılmaması gerekir. Nasıl ayırt edilecek? Gerçeğine çok benzeyen bu bitki yabani olarak yetişir, meyveleri kırmızıdır. Gerçek altın çileğin meyvesi ise sarı renk, dıştaki kaleksleri de açık sarıdır. Bazı açıkgöz kimseler bunu toplayıp pazarlarda altın çilek diye satabilir. Halkımızın kesinlikle dışındaki zarı kırmızı ve içinin kırmızı olduğunu gördüğü bu meyveleri almaması gerekiyor, yoksak zehirlenebilirler."
PAZARDAKİ ALTIN ÇİLEKLERE DİKKAT
Prof. Dr. Gülendam Tümen, altın çileğin özellikle son dönemlerde çok popüler
olan doğal bir bitki olduğunu söyledi. Bilhassa pazarlarda zehir saçan
benzerlerinin satılabileceğini hatırlatan Gülendam Tümen, "Benzer meyveler
domates gibi kırmızı. Altın çileğin ise dışı açık sarı, meyvesi de sarı
renktir. Bu çok önemli, gerçek olmayanın tadı acıdır, tadına da dikkat
etsinler. Tadı acı ise hemen bıraksınlar. Kronik zehirlenme olur, fazla
miktarda olursa daha yüksek toksik etki çıkar. Ülkemizde şimdiye kadar yenmedi,
ama şimdi çok cazip hale geldi. Özellikle halkımızı uyaralım, bilmeden,
Türkiye'de yetişen bu doğal türü yemesinler. Pazarda görür görmez altın çilek
diye almasınlar. Doğada buldukları zaman mantar gibi zehirlenmelere sebep
olabilir" dedi.
İNTERNETTE BİLGİ KİRLİLİĞİ
Tümen, altın çilekle ilgili internet sitelerinde bilgi kirliliği yaşandığını,
altın çilek diye zehirli olan türünün fotoğrafının çıktığını kaydetti. Bilim
adamı olarak bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeye çalışan Gülendam Tümen,
internetteki literatür kirliliğine tepki gösterdi. Altın çilek ve diğer
konularla ilgili odasında toplanan öğrencilere ders veren Prof. Dr. Gülendam
Tümen, "İnternette altın çilek diye yazıldığında fisalis arkegenge
çıkıyor. İkisi birbirine karışmış, sakın bu altın çilekmiş diye inanmasınlar.
Tür teşhisi hatası. Gerçeği fisalis priviyana" diyerek kamuoyunun doğru
şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.