Başta kişinin kendiyle geçinememe hali aslında..
Bu kişisel geçimsizlik başkalarıyla geçinememe sorunu olarak genişliyor devamında.
Sorunlara çözüm değil, çözümleri sorunlaştırma duygusu ağır basıyor bu tip vakalarda.
Gün geçmiyor ki bir yenisi daha eklenmesin bu vakalara.
Biri canını mı sıktı? Çak ağzına iki tane,
Eşin yemeği tuzlu mu yaptı? Çek saçından sürükle,
Çocuk sınavdan düşük not mu aldı? Kır kafasını aklını versin derse,
Kadın sokağa etekle mi çıktı? Çatlat ayağını otursun evinde,
Maçta rakip ayağından topu mu aldı? Büyük günah! Vur yumruğu çenesine,
Trafikte diğer araba yol vermedi mi? İndir levyeyi yürü adamın üstüne,
Minik bir köpek senden yiyecek mi istedi? Bas tekmeyi düşsün çöpün içine,
Arkadaşınla fikir ayrılığına mı düştünüz? Patlat kulağına koşsun hastanelere.
Sonra da sorunlar karşısında bulduğun sözde çözümlerle böbürlen, adam olmaktan bahset, güçlü ve cesur olmaktan dem vur...
Suç sadece tüm bu eylemleri yapıp, haklı çıkmak için kendine türlü sebepler yaratan, bulduğu gerekçelerin arkasına sığınıp mağdur rolü üstlenenlerde değil, şiddet uygulayan insanlar için "ama" ile başlayıp bu insanlara mağduriyet zemini oluşturup onunda sebepleri vardı diye yeni bahaneler üretilmesine ve şiddetin normalleştirilmesine alkış tutanlarda aynı zamanda.
Zira kadına, erkeğe, çocuğa, yaşlıya, hayvana uygulanan şiddetin hiç bir türlüsünün izahı olmamalı, şiddet uygulayan insanlar cesur, güçlü, sözünün eri olarak lanse edilmemeli. Zira sorunlarını akıl kullanarak değil, yumrukla çözmeye çalışmak güçlü insan olmanın değil, zayıf insan olmanın göstergesidir.
Ve adam olmak; ne kariyerden, ne paradan, ne ünden, ne de gösterişten geçer. Çünkü adam olmak önce insan olmakla başlar!