Fizik yasaları üzerlerinde hemen hiçbir tartışma olmaksızın kabul edilirler. Örneğin ‘Isınan metaller genleşir’ önermesi için ‘Katılmıyorum’ denildiğini duymayız. Geneli itibariyle doğa bilimlerinde tespit edilmiş yasalar böyledir. Oysa sosyal bilimlerde durum hiç de böyle değil. O yüzden sosyal bilimler felsefe ile bilim arasında bir yerdedir desek yanlış demiş olmayız.
Yine de zaman zaman yüzdelik bakımdan o denli yüksek oranlı birliktelikler gözlemleriz ki sosyal sahada, iki olgu arasındaki ilişkiyi neredeyse fizikteki yasalara benzer bir kesinlikle ifade etmek isteriz. Örneğin güç ile şımarma arasında çok güçlü bir ilişki olduğunu düşünüyorum.
İstisnaları kabul etmekle birlikte büyük harfler ile ‘GÜÇ ŞIMARTIR’ diyorum. Bunu öyle sokak ağzıyla ‘parayı buldu şımardı’ şeklinde de ifade edebiliriz. Evet, bence bu sosyal hayatın ‘fiziksel’ bir realitesi. ‘Bir şeyler yapabilme’ ya da ‘birilerine hükmetme’ olanaklarının artması insanda adeta otomatik olarak ‘şımarma’ dediğimiz üstünlük duygusunu doğuruyor.
Buna şımarma yerine ‘özgüven’ de diyebilir miyiz? Aradaki çizgiyi çizmek belki o kadar kolay değil. İnsana üzere güç sağlayan belli bir para, varlık, makam, yetki, şöhret vb. kişiyi adeta otomatik olarak ‘kendini bir şey sanma’ havasına sokuyor.
Bilirsiniz, küçüklerin şımarıklığı bizleri sadece güldürür. Onların şımarıklığına kızmak aklımıza gelmez. Çünkü onlar neticede çocuktur. Peki, büyüklerin, kocaman insanların şımarıklığına ne demeli? Çok iddialı bir söz olacak ama büyüklerin şımarıklığı ciddi bir sosyal hastalık sayılmalı. Neden mi?
Bilgisinden dolayı şımaran insan hemen her konuda ahkâm keser. Hatta öyle olur ki; kendisinden başka bilen kabul etmesi çok zordur. Paranın şımarttığı insanlar, her şeyi parasıyla alabileceğine inanır hale gelir. Zengin olmayanları tembel ve ikinci sınıf sayar.
Şöhret ve güç şımarıklarını yazmaya gerek var mı? Onları hemen her akşam televizyon ekranlarında görüyoruz. Şımarıklığa neden olabilecek sebepler her an kazanılabilir veya kaybedilebilir şeylerdir. Hayatta sahip olunabilecek hiçbir şey insanı şımartacak kadar değerli değildir.
Parasıyla şımaran insanın kısa zaman sonra iflas edebileceği, zeki olanların bir damarının tıkanmasıyla aptal duruma düşebileceği, güzel olanların bir kaza ile çirkinleşebileceği unutulmamalı. İnsan şımarık olarak doğmaz. Bu, belli bir eğitim ve toplumun dayatmasının sonucudur. Bir toplumda yükselen değerler para, güç, şöhret olmuş ise insanlar bunu seçecekler ve bunlarla herkese tepeden bakarak şımaracaklardır.
Şımarıklık, kişinin alaka ve beğeni kazanmak maksadıyla yaşadığı çok aşırı bir ruh halidir. Çok kişide ise, aşağılık duygusunun bir yansımasıdır.
Oysa hiçbir kusur ve eksiklik insanın kendini diğer insanlardan aşağı görmesini gerektirmez. Zenginde, bilgilide, şöhretlide, güzel olanda tevazu daha bir güzel oluyor. Elbette anlayana ve isteyene?