Bu rezalet ve sahtekarlık ancak Türkiye’de olur. Haber aynen şöyle: ‘Soma Meclis Araştırma Komisyonu işçileri dinlerken aldıkları bilgiyle şoke oldu. Soma’da madencilerin hiçbirinin çocuğu yokmuş!’ Şirket madende çalışan işçilere çocuk yardımı yapmamak için bordrolarındaki çocuk hanesine ‘sıfır’ yazmış. Yani hiçbir madencinin çocuğu yokmuş!
Yapılacak şey, başta o şirketin patronu olmak üzere tüm idari personele işten el çektirme. Ve sicillerine ‘sahtekardır’ yaftasını işlemek. Ama bunu yapabilecek babayiğit var mı? Olsa zaten bu ülkede bazı şeyler düzelir…
Ülke genelinde yaşanan yaygın işsizlik ortamında ortaya çıkan taşeron uygulamalar hem belediye işçilerinin hem de taşeron firma işçilerinin iş güvencesinin azalması ve işini kaybetmek korkusu ile yasal bir takım haklarını da aramama yönünde bir durum ortaya çıkarmakta.
Sonucunda Sendikalaşma oranlarında düşme, Ücretler ve çalışma standartlarında düşme, İş sağlığı ve güvenliği standartlarında düşme görülmekte… HAK-İŞ'in 5 bin 250 kamu-taşeron işçisi ile gerçekleştirdiği 'Taşeron İşçisi Gerçeği' araştırma sonuçlarına göre de, işçilerin yarısının 1000 TL’nin altında maaş aldığı ortaya çıktı.
Ayrıca, işçilerin sosyal güvenlik haklarından yeterince yararlanamadıkları ve sendikal haklarını kullanamamalarının asıl sebebini yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden kaynaklandığı belirtildi. Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması sonuçlarına göre, araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 34,9’unun 32-38 yaş, yüzde 24,7’sinin 25-31, yüzde 23.6’sının ise 39-45 yaşlarında olduğu görülmekte.
Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin yüzde 80’ini erkek, yüzde 20’sini ise kadınlar oluşturuyor. Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 52,6’sını ilk ve orta öğretim mezunları oluştururken, lise mezunu işçilerin yüzde 33,8’lik bir paya sahip olduğu görülmekte. Üniversite mezunu taşeron işçilerin oranı ise yüzde 11,2 ile üçüncü sırada yer almakta.
Araştırmaya göre, belediye ve bağlı şirketlerde çalışan taşeron işçilerin yüzde 64.6’sının lise ve altı, yüzde 45.7’sinin lise ve üniversite mezunu, sağlık sektöründe çalışanların ise yüzde 37.8’inin lise ve üniversite, yüzde 22.5’inin de lise ve altı mezunu olduğu belirlendi.
Yine yapılan araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçiler arasında kadın işçilerin erkek işçilere göre daha eğitimli olduğu belirlendi. Taşeron işçilerin çoğunluğunun evli ve bunların yüzde 32,4’ünün iki çocuk sahibi olduğu görülmekte. Taşeron işçiler arasında eğitim düzeyi arttıkça çocuk sayısının azaldığı belirlendi.
Türkiye’de genel işçi ücretleri göz önüne alındığında, taşeron işçilerin ücret seviyelerinin genel tablonun altında seyrettiği dikkat çekmekte. Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin altındaki ücret ile geçinmek zorunda bırakılmakta.
2.000 TL ve üstü ücret alan işçilerin oranı ise yüzde 1’i bile bulmuyor. Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin öncelikli olarak belediyelerde ve sağlık sektöründe yaygın olarak kullanıldığı tespit edilmiş. Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron uygulamasının asıl sebebinin ucuz işçilik yaratmak ve sendikal haklardan mahrum bir işçilik yaratmak olarak gördükleri anlaşılmakta.
Araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçilerin yüzde 81’i sendikal haklarını kullanmaları durumunda işten atılma korkusu yaşıyor. Verilere göre her beş taşeron işçisinden dördü, iş güvencelerinin bulunmadığını düşünmekte. Araştırmaya katılanların yüzde 81.4’ü iş güvencesinden yoksun olduğunu düşünüyor. Belediyelerde erkek, sağlık sektöründe kadın işçiler fazlalıkta…Kadın taşeron işçilerin oranının daha yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisinde.
Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin, kıdem tazminatına hak kazan(a)madıklarını şiddetle belirttikleri verilerden anlaşılmakta. İş güvencesinin olmaması nedeniyle sürekli bir biçimde aksaklığa uğrayan iş sözleşmeleri neticesinde, taşeron işçiler kamuoyunun da bildiği gibi kıdem tazminatından mahrum bırakılmakta.
Özetle ifade etmek gerekirse taşeron işçilerin aldıkları ücretler göz önüne alındığında, insan onuruna uygun bir hayatı yaşamalarını imkânsız kıldığı görülüyor. Bu durum, aynı zamanda bir çaresizlik ve daha önemlisi dışlanmışlık göstergesi.
Sonuçta, taşeronluk sisteminde yeni ve köklü bir düzenleme yapılarak çalışanların insan onuruna yakışır bir ortamın hazırlanması… İş sağlığından, güvenliğinden üretim teknolojilerine, eğitimine, sertifikalı denetimine kadar çok şeyin bir an önce istenilen düzeye getirilmesi dileğiyle…