İzin mizin yok tam gaz mesai mi diyorsun? Ya da izin var da tatil planlamak için çok geç kalanlardan mısın? Toplanın... "Ben neden tatil yapamıyorum?" diye depresyona girmeden önce hayat kurtaracak çözüm önerilerim var!
Bir süredir malumunuz sıcaklıklar mevsim normallerine muhalefette arşa çıkmış durumda... İnsanın kendini vantilatör, klima ve muhtelif serinletici alet erdavat gruplarının bulunduğu ortamlara atası geliyor.
Olsun "Vantilatör var neyine yetmiyor?" söylemlerine kulak asmadan, ben öneriler kısmına geçiyorum. Zira tatile gidemeyip sıcaklarla mücadele konusunda kendime yeni yeni yöntemler bulmak ve tüm bu mücadele esnasında psikolojimi sağlam tutabilmek adına hem kendimi, hem de benim gibi bu havada tatile gidemeyenleri bekletmek olmaz. Önerileri hazırlarken yürüttüğüm temel politika açık: Tatile gitsen bir dert, gitmezsen ayrı dert.
Yer: İstanbul
Hava sıcaklığı: 40 derece
Hissedilen: Çölde vaha arama keyfi!
Hoopp al sana dakika bir gol bir: Tatile gitmeden Dubai'de safari yapıyorum efekti.
Hem bu sıcakta çalışmaktan güzeli olabilir mi? Tabiki hayır...
Ayrıca bu sıcakta oturma odasından kalkıp mutfağa gitmek yeterince meşakkatli bir işken, evden kalkıp Bodrum'a, yok efendim Çeşme'ye gitmek, yollarda çile çekmekte neyin nesi?
Siz denize havuza gitmeyin, havuz sizin ayağınıza gelsin. Alınız en büyüğünden mavi bir leğen doldurun içine suyu, elde bir bardak limonata çıkın balkona...
Hem bu kalabalıkta deniz kirli olur, dışarının havuzu pis...
Leğen öyle mi? Halis muhlis ev yapımı havuz mis...
Ayrıca denize girip çıkma ritüeli ilk gün kulağa hoş gelse de bir süre sonra çığrından çıkmış bir hal almıyor da değil, iki kafamı dinleyeceğim derken şezlongun üstünden çığlık çığlığa atlayan minik çocuk gruplarına maruz kalmamak imkansız.
Güneşlenme kısmına hiç girmeyeyim diyeceğim olmayacak. Hayallerdeki bronzluk elbette bu yıl da hayalde kalacak. O ayar kaçacak, illa ıstakozla aynı renklere gelinecek.
Yemekler desek ayrı işkence...
Daha az önce Bodrum'da bir lahmacunun 75 TL olduğunu okudum. Sıcağın ortasında lahmacun ne alaka kısmına mı şaşırsam; yoksa işletmecilerin ellerini vicdanlarına koymadan sırf hazır müşteri, el mahkum alacak nasılsa diye düşünüp bir lahmacuna biçtikleri fiyata mı baksam bilemedim. Şahsen böyle bir durumda sıcaktan değil sinirden uyuyamam.
Sivrisinekler desek her yerdeler. Nereye gidersek gidelim yakamızdan düşmeyecekler. Her yaz asla çizgilerinden ödün vermeden istikrarlı bir tempoda yazı burnumuzdan getirmek gibi bir alışkanlıkları var. Bodrum'a gitsen zaten onlarda gelecek.
Yani bakınca amannnn tatil zamanı çalışmak çok kötü değil yani, sonuçta deniz kum güneş de yormuyor değil hani! Tatile de gidilse o hayaldeki uçsuz bucaksız kumsalların yerinde insan yığını, rüzgarın sesinin yerinde çocukların çığlıkları, meyve tabaklarının yerinde aşırı yağda bekletilmiş patates kızartması, orman yerine de dev oteller olacak.
Demem o ki üzülmeye çok gerek yok, hayaller rüzgar gülüyle, hayatlar vantilatör gücüyle yazı sürdürecek.
