Son günlerde toplumsal şiddet iyice arttı. Ülkeyi yönetenlerin kin ve nefret söylemleriyle de toplumun ruh sağlığının bozulduğu açıkça görülmekte. Toplum adeta cinnet geçiriyor. Herkes öfkeli. Dokunsan patlayacak. Son Fenerbahçe-Beşiktaş maçındaki olaylar kanıtı. TV’de izliyoruz. Türkiye’nin hemen her yerinde futbol sahalarında kavga dövüş, silahlı saldırılar aldı başını gidiyor…
Koca karısını, genç adam sevgilisini öldürüyor, iş ortakları arasında çatışma çıkıyor, iki taraftan da ölenler, yaralananlar oluyor. Trafikte küçük bir kaza büyük bir kavga nedeni olabiliyor, silahlar ateşleniyor. Özetle söylemek gerekirse adeta bir toplumsal cinnet yaşanıyor. Sorun artık sadece İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nü değil devletin tüm kurumlarını ilgilendiren bir boyut kazandı. Şiddet olayları böylesine tırmanırken, çocukları bile hedef alırken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeterince tartışılmaması, araştırma komisyonlarının kurulmaması, bazı yasal düzenlemelere gidilmemesi şaşırtıcı. Elbette Sağlık ve Aile Bakanlıklarına düşen görevler de var. Ülke genelinde genel bir ruh sağlığı taraması yapılması, sorunlu bireylerin tedaviye alınması mevcut imkanlar içinde çok mu zor? Asabı bozuk bir toplumduk, cinnet geçiren bir toplum olduk. Sorun daha vahim noktalara ulaşmadan bir şeyler yapılmalı. Cinayetler, kavgalar, tecavüzler, fuhuş, uyuşturucu kullanma, hukuksuzluk, adaletsizlik, bölücülük, hırsızlık, yolsuzluk, güvensizlik, maneviyatsızlık rekor kırma noktasına geldi. Yaşadığımız sosyal buhrana o kadar çok örnek var ki, inanın bu başlıklar sadece yaşananların özet başlığı. Toplum gerçekten büyük bir çürüme yaşamakta.
Sokaklarda bırakın can güvenliğini, kendi evinizde bile can güvenliğiniz yok. Ülke içindeki çürüme yetmiyormuş gibi, açılan sınırlarımızdan kimin girip çıktığı belli olmadığı için yeni yeni belalara davetiye çıkarılmış durumda. TBMM bile şiddet görüntülerine sahne oluyor.
Vatandaş yoksul. İşsizlik almış başını gidiyor. Hayat pahalılığı insanları canından bezdirdi. Vatandaş 10-20 TL'lik faturasını dahi ödeyememekte. Soysal buhran, sosyal adaletsizlik almış başını ilerlemekte. Toplum genel olarak gergin. Geliri düşük olan aileler, geçim telaşı içinde. Hayat standartları yükseldi. Kira, fatura derken vatandaşın cebinde para kalmıyor. Diğer ayı nasıl getireceğini düşünüyor. Bu düşünceler, psikolojiyi olumsuz etkiliyor. Ayrıca aile yapısı da değişti. Paylaşım azaldı, ilişkiler sekteye uğradı. Kimse kimsenin derdini anlayamaz oldu. En küçük bir olay bile büyük bir hal alabiliyor. Dikkatli olmak lazım. Bu gidiş, hiç iyi bir gidiş değil. Bu durumun sınırı olmadığı gibi, günden güne toplumun her yerini sarmakta…