Her sene yayınlanan istatistiklerde trafik kazalarındaki ölümlerin, iş kazalarındaki ölümlerden çok daha fazla ortaya konulduğu gibi, araç hasarları, yaralıların tedavi giderleri, işlerinden geri kalmaları, ölenlerin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin destekten yoksun kalmaları, trafiğin bir süre tıkanması, kaza ile ilgili işlemlerin bürokrasiyi meşgul etmesi gibi durumların toplam maliyeti hesaplanabildiğinde, milli ekonomiden trilyonlarca lira kaybın olduğu ortaya çıkar.
Trafik kazaları ile ilgili olarak açıklanan gerekçelerin bazıları; ‘Hatalı sollama’, ‘Aşırı hız’, ‘Alkollü sürücü’, ‘Bakımsız araç’, ‘Ehliyetsiz sürücü’ olarak belirtilmiş. Başka ülkelerin insanlarını örnek olarak göstermek insana ağır geliyor. Ama körü körüne milliyetçilik de fayda getirmiyor ki…Gerçeklere de göz yumamazsınız ki.
Bizde, yolu serbest bulunca, gün ortasında bile kırmızı ışıkta geçen araçlara karşılık, trafik terbiyesi olan ülkelerde, şehir dışında, belki de 10 kilometre ilerisini görebileceğiniz bir düzlükte ve gece saat 02.00-03.00'te bir arabanın kırmızıyı görünce durduğunu ve yeşil yanmadan da hareket etmediğini görürsünüz. Maalesef insanlarımızın pek çoğunda trafik terbiyesi noksan olduğu gibi, trafik cezalarını uygulamada da yanlışlıklar var.
Diğer taraftan, yaya kaldırımları, yollar; oto galerilerinin teşhir alanları oldu. Hatta, bazı yollarda park etmiş araçlar bir sırayı da yeterli bulmayarak, iki sıraya çıktı. Örneğin Ümraniye Alemdağ Caddesi, Üsküdar Bağlarbaşı Cumhuriyet Caddesi… Trafik polisinin aracı, ses yükselticisi ile, "Lütfen yol kenarlarından aracınızı kaldırınız" uyarısında bulunuyor. Galerilerin adamları arabaları hemencecik kaçırıyorlar. Olan bitenden habersiz bir–iki kişinin aracı ya ceza yiyor, ya çektiriliyor. On dakika sonra trafik polisi ayrılınca, galerilerin arabaları tekrar yerli yerinde.
Bu ne biçim trajikomik durum. Yabancılar,"Türkiye'de trafik kurallarına uyulmaz, yolları bozuktur. Bu ülkeye mümkünse arabanızla gitmeyin" diyorlar. Utanılması gereken bir durum… Onun için bizdekine ‘trafik terbiyesi’ yerine, "trafik terbiyesizliği’ demek daha uygun. Bizim sürücüler kırmızıda geçiyor, yeşilde duruyor; yavaşça soldan, hızlıysa sağdan gidiyor. Şerit değiştirmeyi, slalom yapmayla karıştırıyor.
Ayakta duramayacak kadar sarhoş da olsanız, 50 km hız sınırı olan yerde 150 km. hız da yapsanız, kırmızı ışık ihlali de yapsanız fark etmiyor. Hatta vurduktan sonra kaçsanız, öldürseniz bile değişen bir şey olmuyor. Adı her zaman kaza. Herkes yasalar karşısında eşittir ama, bazıları daha eşittir hayatta. Şaşırmayın, burası tuhaf bir dünya...
Burası Türkiye. Aileniz güçlü ise, arkanızda dayınız varsa genellikle tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalırsınız. Garibansanız da aslında çok bir şey değişmez, genellikle aldığınız ceza türlü türlü indirimlere uğrar ve 3 - 5 yıl yatarsınız olur biter. Siciliniz de temizse o aldığınız ceza da yattığınız süre göz önüne alınıp serbest kalırsınız.Yapılacak olan; araç ile ölüme sebebiyet vermeler cinayet kapsamında değerlendirilmeli.