Spor, evrensel bir olgudur. Ve de sporun hangi dalı olursa olsun katılımcılar izleyenlere keyifli anlar yaşatmak için yarışırlar. Ve de salonlarda, tribünlerde kalabalık ve etkili seyirci beklerler. Ne yazık ki biz bu özellikten mahrumuz.. Ama özellikle yabancı müzik gruplarına büyük ilgi var…Baksanıza ülkemize gelen yabancı müzik topluluğu veya sanatçılar stadı tıka basa dolduruyor…
Kalktık 2020 Olimpiyatları ülkemizde düzenlensin istiyoruz. Düzenlense iyi de acaba bir de madalyonun öteki tarafına baksak iyi olur. Türkiye her ne kadar gelişmiş gibi görünse de insan potansiyeli olarak maalesef çok gerilerdeyiz. İnsanımızın büyük çoğunluğu eğitimsiz… Özellikle de spor seyircimiz hemen hemen yok gibi. Var olanlar da gittikleri müsabakaları anlayarak izlemiyor.
Örneğin futbol seyircimiz tam bir fanatik. Tuttuğu kulübün kazanması için yapmayacağı şey yok. Adam öldürmek dahil… Atletizm, Atıcılık, Bisiklet, Boks, Tenis, Yüzme, Yelken, Voleybol, Basketbol gibi sporlar bugün dünya spor arenasında büyük ilgi gören sporlar. Özellikle olimpiyatların ruhu olan atletizm dünyanın her yerinde büyük ilgi görüyor.
Geçtiğimiz hafta Londra’da yapılan yarışmaları izledim. 60 bin seyirci varmış. En iyi atletleri de getirseniz bizde, bırakın 60 bini 10 bin atletizm izleyecek seyirci çıkmaz. Ha şöyle olur… Kapıları herkese açarsınız… Çoluk çocuk içeri dolar, bağırır çığırır sadece…
Bir diğer örnek jimnastik…Türkiye'de cimnastik yeni yeni göz önüne çıkmaya başladı. Aslında bütün sporların temelini oluşturan cimnastiğe ülkemizde çok fazla ilgi yok… Başarılı olunduğunda biraz ilgi… Gazetelerde bir-iki satır yazı o kadar…Bu ilgi görmeyen sporların ilgi görmesi için çok geniş reklam ve tanıtım kampanyaları yapılması,yeni salonlar, yeni merkezler kurularak yeni sporcular yetişmesi sağlanacak.
Bir ihtimal 2020 Olimpiyatları İstanbul’da yapılsa neler olmaz ki… Hadi açılışı yabancı ekiplerle işbirliği içinde yaptık ve başardık. Gelelim spor müsabakalarının yapıldığı stat ve salonlara… Son Akdeniz Oyunları ortada… Parmakla sayılacak kadar az seyirciler… Olimpiyat köyündeki karmaşayı nasıl önleyeceğiz… Suriye’den gelen göçmenlerin yaşantısı ortada. Trafik, ayrı bir konu.
Müsabakalara yetişememe durumunda takım ve sporcular maçlara çıkamayacak… Televizyonların cahil muhabirleri sırf fazla konuşmak için yakaladıkları sporcularla sözde röportaj yapacak… Olimpiyat köyüyle birlikte çok sayıda olimpiyat gecekondusunun da ortaya çıkması muhtemel… Olimpiyat köyü kurulduktan sonra elektrik, su, telefon hatta ADSL hattı hizmetlerinin köye ulaşması ne kadar zaman alacak… Olimpiyat stadında kokoreççi, köfteci görürseniz şaşırmayalım…
Bir diğer varsayım; Türk sporcular dışındaki sporcular ıslıklanıp yuhalanabilir. Amerikan sporcuları protesto amacı ile üzerine maytap atan seyirciler olabilir. Yunanlılardan önce ilk Türkler çıksın tartışması olabilir… İşte bu ahval ve şerait içinde vazifemiz boyumuzdan büyük işlere kalkışmamız… Hep söylüyoruz… ‘Önce eğitim… Sonra yine eğitim…’