Gazete Habertürk'ten Ümran Avcı, Öznür Karslı deprem uzmanarından Prof.Dr Celal Şengör ile İstanbul depremini konuştu.
Şengör'ün konuşmasının satır başları şöyle:
Depremin şiddeti 10’u buluyor
Bu depremin şiddetine baktığımızda sahillerde Yeşilköy’de, Tuzla’da depremin şiddeti 10’u buluyor, diğer sahil bölgelerinde 8’i buluyor. Bu, binaların yarısı gidecek demektir. Depremin şiddeti 10’u bulduğu zaman ayakta neredeyse bina kalmıyor. İstanbul’un üzerinde kurulduğu jeolojinin özelliklerinden, yapı envanterinin kötülüğünden ve hâlâ yüklenen nüfus nedeniyle bir felaket ve çılgınlık. İstanbul’u 7.6’lık bir deprem vurduğu zaman başa çıkmanız mümkün değil. Türkiye batıya doğru senede 2.5-3 santimetre kayıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin batısı bir elin parmakları gibi genişliyor. Bölgedeki depremler bu açılmanın yarattığı depremlerdir. 1999’daki İzmit ve Düzce depremine kadar ‘Depremler birbirlerini tetiklemez’ deniyordu. Bu depremlerden sonra patır patır depremler olmaya başladı. Yunanistan’da, Ege Denizi’nin içinde, Batı Anadolu’da. Uzun süre depremin nakledilebileceğine inanılmadı
ŞU ANDA ASLI TEHLİKE:
İstanbul’da depremin büyüklüğünün maksimum 7.6 olacağını biliyoruz. Bunu nereden biliyoruz? Kırılacak fayın boyu belli. Ne kadar bir alanı etkileyeceği, kırılacak kabuk parçasının derinliği belli. Buradaki taşın özgül ağırlığı 2.7-2.8 arasında değişiyor. Hacim hesabı yapıldığında bu kadar ağır bir kütleyi birkaç saniye içerisinde 6 metre kaydırmak için ne kadar enerjiye ihtiyaç var? Türkiye’nin durumunda her deprem başka depremi tetikleyebilir. 1999 depremi İstanbul’u depreme hazırladı. İstanbul eli kulağında. Zeminin karakterinden ötürü depremin şiddeti çeşitlilik gösteriyor. Şu anda asıl tehlike Edremit civarı. Ayvacık, Behramkale ve sahil kısmında 7 büyüklüğünde deprem olabilir. Bin senedir o bölgede deprem olmamış, orada biriken yamulmayı düşünebiliyor musunuz? Bu kadar hızlı gerilen Ege’deki faylar ölmez.
BAĞIMSIZLIĞINI KAYBEDER: T
ürkiye depreme hazır değil. Özellikle İstanbul’u vuracak bir deprem için. İstanbul’da bir sel olduğunda, kar yağdığında hiçbir yere gidemezsiniz. Deprem olduğu zaman İstanbul’u nasıl besleyeceksiniz? Yaralılara nasıl hizmet götüreceksiniz, insanlar nereye sığınacak? Hareketli iskelelerimiz hazır mı? Denizden besleyebilir miyiz İstanbul’u? Yapacak fazla bir şey yok, felaketi bekliyoruz. Bu felaket geldiğinde Türkiye bağımsızlığını kaybedecek. Muhtaç olacak. Yardım için Avrupa’ya el açacaksınız! İstanbul’un yıkıldığını düşünebiliyor musunuz? Hangi gelirle ayağa kalkacak? Hangi uzmanlıkla kaybolmuş, zarar görmüş, kültürel varlıklar tamir edilecek? Marmara’da yapılanlar şöyle başladı. Önce deprem güzergâhını dolaştık. Deprem fayı Marmara’nın altına giriyordu. En son adam gibi çalışmaları Abdülhamid zamanında Ruslar yapmıştı. Bir proje yapmaya karar verdik. 2000 yılında bir subay gemisi gelmişti. Avrupa’dan da büyük paralar alınmıştı. 90’lı yıllardan beri Naci Görür ‘Türkiye’de denizleri çalışmalıyız, Türkiye’de bir sürü gemi var, araştırma yapılmıyor’ diyordu. Naci Görür’ü projenin koordinatörü yaptık. Bir sürü gemi geldi. Şu anda Marmara dünyanın en iyi bilinen iç denizi oldu. Ama buna Türkiye’nin katkısı sıfıra yakın oldu. Araştırmayı yapan uzmanların yüzde 90’ı İTÜ’dendi. Sismografların yerleştirilmesi için Naci Görür İBB’den 388 bin TL istedi. Son güne kadar beklediler ve ‘Hayır’ dediler. Bu şartlar altında Türkiye’nin depreme hazır olması mümkün olamaz. Buna rağmen İTÜ, MTA ve Kandilli Rasathanesi elinden geleni yapıyor. ‘Türkiye faal fayları’ haritası hazırlandı ama bunu hazırlayan kişi uygulanan kötü politikalar yüzünden MTA’dan ayrıldı.