Merakla beklenen Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Sadece 3 adayın yarıştığı seçim beklenildiği gibi sonuçlandı. Ne var ki seçime katılım oranı düşük oldu. Önceki seçimlere oranla katılım yaklaşık yüzde 30 daha az oldu. Geçen 30 Mart yerel seçiminde bu oran daha yüksekti. Bu seçimde sanki yaz olması nedeniyle insanlar tatillerini bölmedi desek yeri. 5 milyon seçmen oy vermemiş. Niye? Erdoğan’a karşı oldukları için… Verseydi sonuç değişir miydi? Seçim sonucuna göre % 52 oy Başbakan Erdoğan, % 39 oy Ekmeleddin İhsanoğlu, % 10 oy da Selahattin Demirtaş aldı.
Sonuçlara bakılırsa; AB’ci, milliyetçi, solcu kesim seçmeni, bugüne tadar yaptıklarıyla Erdoğan’ı onaylamış oldu. CHP+MHP tarafından aday gösterilen kişinin siyasi geçmişi yoktu… Sloganlar etkisizdi. Başbakan Erdoğan 18 yaşında siyasete atılmış bir kişilik. Başbakan Erdoğan, 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmasıyla birlikte bugüne kadar 20 yıldır siyaset sahnesinde boy gösteriyor. Başarılı icraatları yanında başarısızlıkları da oldu. her insanın hayatta mutlaka doğruları yanında hataları da vardır. Sayın Erdoğan görüldüğü gibi önemli bir kitlenin güven ve sevgisi kazandı… Peki bundan sonra ne olacak? Şu anda fonda siyasal İslam görülüyor. Beklenti yüzde 55 ve üzeri olduğu için, bu sonuçlar kimseyi tatmin etmedi. Partide hem sevinç hem de hayal kırıklığı göze çarpıyordu. Çoğunluğun ortak görüşü, piyasaların asıl Erdoğan sonrası AK Parti’nin yeni Genel Başkanı’nı yani yeni Başbakanı ve Ekonomi yönetiminde direksiyonu tutacak ismi heyecanla bekliyor olması…
CHP+ MHP ise, ‘sponsor bulamadık’ dedi. Ama koskoca iki partinin sponsor bulamaması biraz komik geldi. Birçok ajansın yer aldığı ülkemizde herhalde birisiyle anlaşılırdı… Şimdi alınan bu sonuca göre kaybedenlerin şapkaların önlerini alıp ‘biz nerede hata yaptık’ diye özeleştiri yapmaları gerekiyor. Muhalefetin, öncelikle kendi partileri içinde bütünlük sağlamaları gerekiyor. Muhalefet, bundan sonra sen-ben kavgalarını bir yana bırakıp artık ‘nasıl biz olabiliriz’in hesaplarını yapmalı… Yeni Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın yaptığı güzel konuşma, görev süresince de inşallah hedefine ulaşır. Beklenildiği gibi seçimlerde silip süpürme olmadı ama Sayın Erdoğan başarılı oldu… Artık geçmişi bırakıp önümüzü görmek zorundayız. Bundan sonra kutuplaşma, aşağılanma kaldırılıp herkesin kucaklanması gerekiyor… Demokrasi çerçevesi içinde birbirimizi ikna etmeliyiz. Düşmanlıkları kaldırmalıyız. Birlik-beraberlik içinde olmalıyız. Bu arada yasalarımız da eşit şekilde ve herkese adil bir şekilde uygulanmalı… Tepki ve eleştirilere karşı çıkılmasın… Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, yaşam tarzlarımız, inançlarımız, mezheplerimiz, değerlerimiz, etnik köken ve dillerimiz farklı olabilir. Ama sonuçta biz hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Hepimiz bu ay-yıldızlı bayrağın altında yaşıyoruz.
Müslüman, Musevi, Hıristiyan değil, Türkiyeli vardır. Alevi, Sünni değil, Türkiyeli vardır. Arap, Laz, Kürt değil. Türkiyeli vardır. Rum, Ermeni'den önce Türkiyeli vardır. Etrafı yakıp yıkmakla, terörle, anarşiyle, devlete karşı kurumlarla halkı kucaklamak mümkün olamaz. Yasalara karşı gelenler tabii ki ceza almalı… Bundan böyle tüm suçların, yolsuzlukların açığa çıkması, vatandaşa akla karanın iyi anlatılması şart. Hiçbir şey gizli kalmamalı. Mutlaka cevabını bulmalı. Bundan sonra cumhur; yolsuzluk, adam kayırma, hırsızlık, rüşvetçilerin açıklanarak en ağır cezalara çarptırılmasını, saygın siyaset, adalet, hukukun eşit olarak işlemesini bekliyor. Oy vermeyen kararsız seçmen bunu bekliyor. Hiçbir şey gizli kalmamalı… Açığ çıkmalı. Kim olursa olsun…Bundan sonra;‘Ben’ yok, ‘Biz’ varız.. Bugünden itibaren, yeni bir toplumsal uzlaşma anlayışıyla farklılıklarımızı değil, ortak değerlerimizi öne çıkararak, yeni bir istikbali inşa etmemiz gerekiyor… Yeni dönemin tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını diliyorum.
