Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz'le söyleşi?
Tepkiler memnuniyete dönüştü
Her geçen gün gelişme gösteren ve Anadolu yakasının parlayan yıldızı
olma yolunda emin adımlarla yürüyen Kartal ilçesi çekim merkezi olurken
Belediye Başkanı Op.Dr. Altınok Öz
göreve geldikten bugüne kadar yaptıkları ve yapacakları konusunda
gazetemiz Flashaber'e çarpıcı açıklamalar yaptı?
-Mahkemelik olduğunuz Adalar'daki tesisler konusunda neler söyleyeceksiniz??
İhaleye giren diğer firma bizi mahkemeye vermiş. Mahkemeye sunulan
raporda, 'o tesisler bir işletmedir. Belediye işletmeci değildir. Dolayısıyla
işletmeci yapısı olmayan belediye ihaleye giremez' deniyor. Ben ise aksini
savunuyorum. Sosyal belediyeciliğin içinde bu yapı vardır. Belediye; kiralar,
sosyal projeleri içinde çalıştırır. Alamaz,
satamaz, kiralayamaz diye bir şey yok. Sadece iddianamede şöyle denilmiştir: 'İki
yıl işletmeci kiraya veremez'. Evet, ama orada halka hizmet derecesinde bir
şeyler yapmak lazım. Bürokrasiyi aşmak için üç aylığına şirketlerle bir anlaşma
yapılmıştır. Orman İşletmesi yıllarca orayı kamp olarak kullanmasına rağmen,
bölgenin SİT alanı olmasına rağmen
hiçbir binanın, restoranın, havuzun kısacası hiçbir yerin planı da yok, ruhsatı
da yok. Biz bütün bu yasal prosedürleri yürütmeye çalışıyoruz.
Sonuçta biz belediye olarak orayı kiraladık. Hiçbir şey yapmadan da duramayız. Dolayısıyla biz bu plajı hizmete açtık. Şu an önümüzde kiralamak için yasal engelimiz de yok. Kiralayacağız ve hizmete açacağız. Oradaki binaları tescilli hale getirip önemli adımlar attık. Planlarını projelerini çıkarttık ve şu anda ihale aşamasındayız.
-Yazışmalarda hukuki bir engel var mı?
Bir kamu kurumunun yazışmaları noter gibidir? Bir bilirkişi raporu
hazırlanmış, 'uygun değildir' deniyor. Ama biz de diyoruz ki 'yaptığımız
yazışmalar uygundur'. Kartal Belediyesi, borcu yoktur yazısını noterden almamış.
Bilirkişi notere yazı yazıyor 'belediye borcunu bildirsin' diye. Noter de
'Kartal Belediyesi'nin borcu yoktur' diye rapor veriyor. Bir kamu kurumunun
yazışmaları zaten noter gibidir. Hukuken bir engel yok.
Kartal Belediyesi'nin gerçekten borcu vardı. Göreve geldiğimizde ilk
yaptığımız şey bu borcu ödemek oldu. Şimdi vergi yapılandırması var. '2010
yılında vergi affı çıkacak' dediler. Biz de, ' Eğer af çıkacaksa diğerleri gibi
bu aftan yararlanalım' dedik. Vergi ödeneğini işletme sermayesi olarak
kullandık.
Biz oraya Kartal Belediyesi olarak bir değer kattık. Bizden sonraki
teklif 460 milyar civarıdır. Biz 1.100'e
aldık. İhale yaparak kamu zararı mı oluşturduk derseniz elbette böyle bir şey
yok. İhale yaparak daha az ücrete mi aldık dersek bu da yok. Sadece birilerinin
rantını bozduk. Burada amaç, birileri rant peşinde koşuyor. Böyle bir bilirkişi
raporuna da teslim olmayacağız.
-Etkinlikleri tam olarak ifade edebiliyor musunuz?
Bizim görev anlayışımıza göre önemli olan bizim kendimizi doğru
anlatabilmemizdir? Kurumlarda işleyiş şöyledir: 1. Gelişirken değişmek 2.
Değişirken gelişmek.
Siz, etkinliklerinizi ya dışa yönelik yaparsınız, ya da içe yönelik .
Eğer içerdeki anlayışı değiştiremiyorsanız dışarıda yaptığınız etkinliğin çok
da fazla bir faydası olmaz. Biz ikisini birden yapmaya çalışıyoruz. Yani hem
kendi personelimizin gelişimine katkıda bulunmaya çalışıyoruz; (Ki bunlar
personelin kendi içinde kurduğu korolar, tiyatrolar ve diğer etkinliklerdir), hem de halka yönelik
değişim ve gelişime yönelik etkinlikler, yani festivaller yapıyoruz.
Biz, Kartal'da şunu yakaladık: Hangi
etkinlik olursa olsun, hangi düşünce
olursa olsun bu yapılanlarda kişi ve kurumlar diğer düşüncelere saygı göstermek
zorunda olduklarını biliyor. Sanata da, siyasete de kısaca her şeye değişik ve
farklı açılardan bakabiliyorlar. Mesela aynı anda iki ya da daha fazla kültürlerin
etkinlikleri yapılıyor ama toplumlar bir birlerinden rahatsız olmuyorlar ve
kimse de onları rahatsız etmiyor.
Kültür- sanat etkinliğinde de Kartal Belediyesi'nin yaşam merkezleri her
düşünceye açıktır. Herkes her türlü etkinliği burada yapabilir. İllegal olmayan
davranış ve düşüncelere sahip herkes burada kendini ve eserini sergileyebilir.
Kartal Belediyesi ve belediye başkanının belli bir siyasi görüşü vardır. Biz
diyoruz ki, biz kendi fikrimizin güçlü olduğuna inanıyorsak ve o yolda yol
alabiliyor, halkı ikna edebiliyorsak diğerlerinin ne yaptığı bizi
ilgilendirmiyor. Önemli olan bizim kendimizi doğru anlatabilmemizdir.
Düşüncelerden korkmuyoruz. Biz düşüncemizin doğru olduğunu savunuyoruz.
Bunu da güzel ve doğru anlatırsak hiçbir sorun olmaz. Siyasi sergide biz
kendimize güveniyoruz bu sebepten de herkesin burada Kartalda sergi açmasına
izin veriyoruz.
Tepki aldı denilen heykeller konusundaki düşünceleriniz??
Aslında heykeller tepki almadı. Heykellere tepki gösteren, işine
gelmeyen kişiler ve bunlar basından belli kişilerdir. Heykellere halktan tepki yok. Bu yapıya karşı
çıkanlar, aşırı tepki gösterenler halkın heykellere olan ilgisine oturup
baksınlar. Heykellerin hem yapılışında hem sergilendikten sonra halkın oradaki
ilgisini hepimiz gördük, görüyoruz da. Halkın heykellerle anı olarak nasıl
resim çektirdiklerini, tepki verenler görsün.
Siyasete malzeme olan basın yazıyor: 'Kartal'ın belediye hizmeti vermesi
gerekirken heykele mi ihtiyacı var' diyor. Bunu yazan; demokrat , sosyal
demokrat veya kısaca solcu geçinen basına da ben soruyorum; 'Belediyenin
hizmetleri sadece çöp toplamak, asfalt yapmak, maaş dağıtmak mıdır?' Değildir.
Bunun yanı sıra, ilçenin ekonomik, kültürel, sosyal gelişimine katkıda
bulunmaktır. Bunlar da bizim vazifemizdir. Nasıl her gün çöp temizliyorsak,
kültürel faaliyetlerde bulunmak da bizim vazifemizdir.
Heykel nedir? Öncelikle insanların heykelin ne olduğunu iyi anlamaları
lazımdır. Heykel insanların özgür düşünmesinin yolunu açar.
Biz heykel de sipariş edebilirdik. Ama biz Kartal meydanında heykel
sempozyumu yaparak, heykellerin nasıl yapıldığını halka göstererek bu hizmeti
veriyorsak takdir görmek tabii ki bizim isteğimizdir. Ama siyasetten çok az bir kesimden, basından bir
kesimi memnun etmek bizim görevimiz değildir. Bizim görevimiz, halkı memnun
etmektir. Bu eleştiriyi yapanlar, biraz gözlerini açarak halkın arasına
girseler ve de önyargılı olmasalar neyin ne olduğunu görecekler.
Kars'taki kardeşliği simgeleyen, ucube denen zihniyetle burada yazıyı
yazan zihniyet arasında hiçbir fark yoktur.
-Belediye içinde eğitim- iletişim ne durumda??
Şeffaflık ve katılımcılığın önce kendi içimizde oluşması lazım? Belediye
birimlerinden ve çalışanlarımdan memnunum. En büyük sorun, birimler arasındaki
iletişimin sağlıklı olmaması. Bunu aşmaya çalışıyoruz. Her müdürlüğün kendi
içinde kapalı devre sistemi görev yapmasının önünü açmaya çalışıyoruz. Şirket
personelinin sendikalaşması ve şirket personelinin görev ve sorumluluklarıyla
ilgili toplantılarımız var. Şeffaflık ve katılımcılığın önce kendi içimizde
oluşması lazım. Tabii bu biraz zor bir
yol ve nedenleri değişik. Bu zorlu yolda yürümeye devam edeceğiz.
-Yeni dönemde önemli projeleriniz var mı? Varsa neler??
Yeni dönemde önemli projelerimiz var. Uğur Mumcu Kent Meydanı ve Cevizli
Kent Meydanı'nı yapacağız. Engelliler rehabilitasyon merkezi projesi hazır. İhale
aşamasındayız. Üç tane cami yıkılıp yeniden yapılacak. Camiler yeniden yapılana
kadar geçici olarak ibadet edilecek prefabrik yapıların ihalesini yapıyoruz.
21 Ocak'ta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı Kartallı
Kazım Meydanı'nın açılışında temelini attığımız 200 kişilik öğrenci etüt merkezimin
inşası devam ediyor. Nevşehir'deki otelimizin de yapımına başladık.
En çok tepki alan projelerimizden biri Büyük Ada'daki Tesisler, diğeri de bilindiği gibi Nevşehir'de ki otel.
İnsanlarımız Adalar'daki tesislerden yararlanmaya başlayınca tepkiler
memnuniyete dönüştü. Halkın memnuniyeti çok olunca hem içimizdeki İrlandalılar
hem de AKP'liler rahatsız olmaya başladı.
-Basınla aranız ne durumda?
Biz göreve geldiğimizde belediye olarak gazete veya dergi
çıkartmayacağımızı söyledik. 'Bunun bir bütçesi var ve bunu da sizlerle
paylaşacağız' dedik. Paylaşımda kimileri açgözlülük yapınca önce birbirlerine
düştüler. Sonra da birbirlerine düşenler buluşup belediyeye saldırmaya başladı.
Yani, kendi paramla kendime düşman kazandım. Şimdi de o düşmanları onlara karşı izliyorum. Basınla
aramızın düzelmesi basın müdürü kanalıyla olmaz. Basın; yaptığı yanlışları, 'evet
biz yanlış yaptık' dediği takdirde onlarla aram düzelir. Yanlış yaptıklarını
çıkıp açıkça yazılı ve sözlü ilan edecekler. Aksi takdirde basınla bir araya
gelmem imkânsız. Gerekirse siyaseti bırakırım, ama kimliğimi ve kişiliğimi
bırakamam. Basın kazanır, bir yerlerden gelirini sağlar, buna saygı duyarım.
Ama benimle bir şey yapacaklarsa dillendirdikleri, ama hiçbir zaman
uygulamadıkları etik basın kurallarına uyacaklarsa o kuralın birinci vazifesi
olan, "evet biz kendi yanlışımızla bu noktaya geldik. Bundan sonra bu yanlışları
yapmayacağız. Belediye ve belediye başkanı ile sorun yaşamayacağız" diye itiraf
edecek ve yazıya dökecekler. Ben ondan sonra basınla bir araya gelirim. Yoksa
ne yazdıkları beni ilgilendirmiyor. Beni sadece halkımın yazdıkları
ilgilendiriyor.
-Yeni eğitim sistemi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2012-2013 eğitim-öğretim yılında uygulamaya
koyacağı 4+4+4 yasası ile ilgili genel merkez kendi politikalarını uyguluyor.
Bununla ilgili söylenecek fazla bir şey yok.
Yasalarda kötü olarak
nitelendireceğimiz bazı maddeler her zaman kötü değildir. Önemli olan bu yasaları
kimin ve nasıl kullandığıdır. Eğer
yasaları doğru eller kullanıyorsa kötü gibi görünen yasalar çok güzel olabilir.
Türkiye, belli bir dinci İslami
bir yapıya doğru dönüşüyor. Herkesin kaygısı bu mu? O zaman iktidar olacaksın
ve genç yaşta çocukları çağdaş, akla ve bilme dönük bir insan oluşturacak
şekilde bir eğitim sistemini kuracaksın. Bu sistemi aynı yasa ile de kurabilirsin. O zaman tek
şart nedir? İktidar olmaktır. İktidar olmak için ise ne gerekir? Çalışacaksın,
halka ineceksin, altı oktan birisi olan halkçı yapına döneceksin. Halka tepeden
bakıp da iktidarın direksiyonunda yürüyen ve nereye götürüyorsa oraya giden ve
ne söylüyorsa onu eleştiren bir yapıdan, üreten ve en önemlisi halka kendisini anlatan bir
yapıya dönüştüğün takdirde iktidar olursun ve o yasaları da sen kullanırsın.
-İstanbul İl Kongresi seçimleri konusunda neler söyleyeceksiniz??
Bana göre seçimin doğru olduğuna inanıyorum. Başkan adayı olarak seçime
katılan Ali Özcan, tecrübeli bir siyasetçi. Kongrede başkan olarak tekrar
seçilen arkadaşımız Oğuz Kaan Salıcı ise doğru bir seçim. Kendisi gençtir? Hatalar
yapabilir? Ama, kendisinin hatalarından
arınmış bir il başkanı olarak yola devam etmesini sağlamak bizim gibi tecrübeli
siyasetçilerin görevidir. Bu nedenle
kendisini elbirliğiyle desteklemek
başlıca görevimizdir. Kendisine başarılar diliyorum.
-Önümüzdeki dönem yeniden aday olmak gibi bir düşünceniz var mı?
Bu konuda şimdiden bir şey söyleyemem. Yeniden aday olma konusunda
öncelikle mensubu olduğum CHP karar verir. Daha sonra ise ben bu karara saygı
gösterir ve halkım da isterse, tekrar başkan adayı olabilirim.
Kısaca özetlemek gerekirse; 1- Parti bilir, 2- Ben bilirim, 3-Halk
bilir?
Güldür Bilgili/Flashaber