Bilim insanları aşkın etkilerini araştırdıkça, romantizmin sadece kalple değil, tamamen beyinle ilgili olduğunu gözler önüne seriyor. İşte aşkın beynimizde yarattığı 6 etki haberimizde… Bilim dünyası, aşkı, biyolojik, psikolojik ve sosyal bir olgu olarak açıklayabilmektedir. Aşk, bilimsel perspektiften birçok farklı şekilde ele alınabilmektedir, çünkü aşkın kendisi karmaşık ve çok boyutlu bir duygu halidir.
1- Aşık olduğunda beynin, dopamin salgılar. Dopamin, mutluluk ve ödül hissini artıran bir hormondur. Bu yüzden aşık olduğunda kendini enerjik, mutlu ve adeta havalarda hissedersin.
2- Aşk gerçekten de gözleri kör ediyor! Bilim insanları, aşık olduğumuzda beynin mantık ve eleştirel düşünmeyle ilgili bölgelerinin (prefrontal korteks) aktivitelerinin azaldığını keşfetti. Bu yüzden, aşıkken partnerimizin kusurlarını fark etmemek veya onları aşırı idealize etmek çok normal.
3- Araştırmalar, aşkın beyindeki bağımlılıkla ilgili bölgeleri harekete geçirdiğini gösteriyor. Bu yüzden, aşık olduğunda sevdiğin kişiyi sürekli düşünmekten kendini alamazsın. Ondan gelecek mesajlar ve ilgi beyninde “ödül” hissi oluşturmaktadit.
4- Ayrılıklar neden bu kadar acı veriyor? Çünkü beynin, duygusal acıyı fiziksel acı gibi algılıyor! MRI taramaları, terk edilmenin ve fiziksel yaralanmanın aynı beyin bölgelerini aktive ettiğini gösteriyor. Yani, gerçekten de “kalp kırıklığı” sadece mecazi bir tabir değildir.
5- İlginç ama gerçek: Aşık olmak stresi azaltmaz, tam tersine artırabilir! Başlangıç aşamasında aşık olan kişilerin kortizol (stres hormonu) seviyeleri yükselir. Bu da ilk buluşmalarda neden kalbinin deli gibi çarptığını ve elinin ayağının titrediğini açıklamaktadır.
6- İlk başlarda kaotik olan aşk, zamanla huzur verici bir hâle gelir. Araştırmalar, uzun süreli ilişkilerde dopamin seviyelerinin dengelendiğini ve oksitosin (bağlanma hormonu) salgısının arttığını gösteriyor. Yani, aşkın ilk heyecanı biraz yatışsa da, yerini daha derin bir bağlılığa bırakmaktadır.