Siyasette inandırıcılık, yalnızca konuşmakla kazanılmaz. Siyaset, yapılan tercihlerin sonuçlarını göze almayı ve sorumluluğu üstlenmeyi gerektirir. Maalesef, son yıllarda CHP’nin İstanbul’da yaşadığı kriz, tam da bu sorumluluk eksikliğinin bir sonucudur.

Maltepe’de ilçe örgütü topluca istifa ettiğinde, şehir adeta “durun, bu gidiş yanlış” derken, hakkında 180 milyonluk şaibe iddiaları bulunan Ali Kılıç’ı aday göstermek, partiye ve halka verilmiş net bir mesajdı: “Uyarılar, örgüt iradesi, şeffaflık benim için önemli değil.”
Ataşehir örneği ise daha vahim. Battal İlgezdi, adli soruşturmalara konu olmuş, açığa alınmış ve belediyedeki usulsüzlük iddiaları yıllardır kamuoyunun gündemindeydi. Buna rağmen İlgezdi’yi yeniden aday yaptınız. Üstelik eşini Gamze Akkuş İlgezdi milletvekili ve MYK’ya alarak genel başkan yardımcısı yaptınız. Ünlü BUZ Rezidans skandalını görmezden gelmeniz de bu tabloyu tamamladı. Artık CHP, sizin elinizle KKKKKKP – yani Kemal Kılıçdaroğlu Karı Koca Konu Komşu Partisi haline geldi. Kurumsal bir parti yerine, eş-dost ve yakın çevre yönetim kulübü yaratıldı.
Sarıyer’de yaşananlar ise İstanbul’daki tabloyu bütünlüyor: Örgüt ve partililerin istemediği Şükrü Genç inadına aday yapıldı. Üstelik yaptığınız adayların bir kısmı tutuklandı ve yolsuzluk dosyalarına konu oldu. Bakırköy’de örgütün iradesini hiçe sayıp Bülent Kerimoğlu’nu aday göstermek de ayrı bir örnek.
Ve sadece bunlar değil. Kendi yarattığım örneklerle söylemek gerekirse:
CHP’nin bazı ilçelerinde, usulsüzlük iddialarına karışan küçük adaylar, sizin onayınızla belediye meclislerine girdi.
Bazı belediye ihalelerinde şaibeler, raporlar ve uyarılar olmasına rağmen “görmezden gelme” politikası uygulandı.
Partinin kurumsal hafızasını hiçe sayarak, yerel örgütlerin uyarılarını yok saydınız ve sonuçta güven bunalımı oluştu.
Kılıçdaroğlu, yaptığınız bu inatçı aday tercihleri ve yanlış politikalar sonucu Türkiye, telafisi zor ekonomik ve siyasi ağır yüklerin altına girdi. Bu yükün sorumlusu doğrudan sizsiniz.
Bütün bu yanlış tercihler, İstanbul’daki kırılmaları, parti içi güven bunalımını, örgütlerdeki çözülmeyi, CHP’nin kurumsal hafızasının yok olmasını doğurdu.
Bu bir “yanlışlık” değildir. Yanlışlık bilmeden yapılır. Siz ise tüm bunları bile bile ve inatla yaptınız.
Dolayısıyla, gerçek samimiyet göstermek istiyorsanız, önce Türkiye’den, sonra CHP örgütünden, en sonunda da İstanbul halkından özür dilemelisiniz. Bunu yapmadan, söylediğiniz her şey ne halk ne de partililer tarafından ciddiye alınacaktır.
FlasHaber.com.tr